Gezmek görmek en doğal talebi insanın, sosyal devletin de en doğal işi, insanların taleplerini karşılamak olmalı. Kâğıt üstünde sosyal devlet olsak da, hayat pahalılığına karşı her gün eriyen maaşlarımız –zam da, hata! fiyat güncellemesi yapılmadığı için- bırakın gezmeyi, karın doyurmaya bile yetmiyor; buna bağlı olarak da o en doğal, en arzu edilen şeyi yapamıyoruz.
Yine de bir olanak yaratmak gerekir kuşkusuz; bu kez Onat Kutlar (film ve edebiyat koksun toprağı) yetişiyor imdadımıza.
1980’li yılların en önemli, en büyük (hâlâ da önemli ve büyük) projesi Güneydoğu Anadolu Projesi’nin içinde yer alan Atatürk Barajı ile yutacağı topraklarda kalan uygarlıkları, yaşam biçimlerini hiç değilse belgelemek amacıyla bir yazı dizisi planlamış. Fotoğrafçı arkadaşı Yavuz Onar ile birlikte gittikleri bölgeden altı günlük bir yazı dizisi çıkarmışlar ve 1983 yılı 6-11 Haziran günleri arasında Cumhuriyet Gazetesinde yayımlanmış.
Gazete sayfalarında kalmasın…
Gazetelerin ömrü, biliyorsunuz bir gündür, ertesi gün yeni bir haber, yeni bir gündem bir öncekini unutturur. Gazetede yayımlanan dizinin tamamı, yeni fotoğraflarla, gazetedekiler kullanılmamış, Yapı Kredi Yayınları tarafından kitaplaştırıldı. 700 milyon metrekarelik bölgede 70’i aşkın yerleşim birimiyle arkeolojik değer taşıyan yüzlerce höyük sular altında kaldı. Burada, kitaptan ayrı, korumacılık veya muhafazakârlık nerede kaldı diye sormak istiyorum. Sadece bizim değil, (çünkü biz, ezelden beri bu topraklardayız, Etiler, Sümerler, Hitit, hatta diğer tüm uygarlıkların atası biziz -gülmeyin, öyle öğretmediler mi size de okullarda) insanlığın gelişimini, değişimini öğrenmek mümkündü. Evet, suya, baraja ihtiyacımız vardı, hâlâ da var, ama o toprakların doğru sulanmaması nedeniyle tuzla kaplanacağını kimse söylemedi mi? Yoksa söylediler de iktidarlar, her zaman olduğu gibi kulaklarının üzerine mi yattı? Küresel iklim değişikliğine katkısını da göz ardı etmemek gerekir, tüm bunların.
Bir metre kazınca bin yıllık zaman…
Onat Ağabey, mitolojik öyküler de içeren yazısında hem her okurun ilgisini çekecek bilgiler paylaşıyor hem de anlaşılır bir dille anlatıyor. Türk, Amerikalı, Alman, Kanadalı, İngiliz arkeologlar iğneyle kuyu kazarcasına ve alabildiğine titizlikle çalışıyor güneş altında. Yöre insanları, özellikle çocuklar, sineklerden hiç sakınmadan pürdikkat izliyor onları, en ufak bir ayrıntıyı bile kaçırmaksızın. Her bir metrede bin yıllık tarih var bu topraklarda… Öteden beriye göç yollarının kavşağında bulunması nedeniyle de uygarlıkların beşiği olmuş bu toprakları iyi tanıyan, uzaklardan gelen uzmanların yarı İngilizce yarı Türkçe komutlarıyla yavaş yavaş beliriyor kalıntılar toprak altında… Uygarlığın merkezi üç defa yer değiştirmiş, bu kazılar nedeniyle; Mısır uygarlığından bile önceye, MÖ 3100 yılına belgelenmiş bir altın boncuk bulununca. Güneydoğu Anadolu, Samsat, Bozova, Karkamış’tan Harran’a, çok önemli bir bağlantı bölgesi; Nemrut’taki “tanrı kafaları” tek başına en büyük kanıt, aksini kimsenin iddia edemeyeceği…
Gılgamış Destanı ve Büyük Tufan…
Üstün bir anlatım gücüne ve yaşam felsefesine sahip Gılgamış Destanı’nın en önemli iki parçası Sultantepe Höyüğü’nde bulunmuş. Biliyorsunuz, yarı tanrı yarı insan Gılgamış’ın başından geçenlerin anlatıldığı bu tabletlerde büyük bir tufandan söz ediliyor. Tevrat ve Kuran’da anlatılan Nuh Tufanının aynısı…
Şimdi sıra sizde… Kültürlerin pasaportu olmadığı gibi zamanı ve zemini de olmaz. Yerleşim yerlerinin tarihsel kronolojisini ortaya çıkaran, tarihi alanların genel planlarını oluşturmak ve kuşkusuz, çevreyle etkileşimini sağlamak amaçlı çalışmaları anlatan Onat Kutlar, özellikle “en göz alıcı kalıntılara değil, eski çağ insanları için olağanüstü önem taşıyan ögelere ve hepsiyle bağlantılı olarak beslenme ve besin maddelerini sağlayan ticaretle birlikte ortaya çıkan değerlerin nasıl bölüşüldüğünü, insanların yaşam paylaşımında yaptıklarına” değer verildiğini anlatıyor.
Haklısınız, tarih ve arkeoloji, sadece geçmişi bilmek değil, geçmişi bilerek geleceği hazırlamak, yani halkın mutluluğu içindir.
Uygarlığın Kaynaklarına Doğru
Onat Kutlar
Tarih, gezi, arkeoloji
Fotoğraflar Yavuz Onar
Yapı Kredi Yayınları, Şubat 2024, 65 s.