İmamoğlu’nun gözaltına alınıp tutuklanmasının ardından yapılan eylemler kitlesel bir nitelik kazanırken, Erdoğan-Şimşek programı hedefleri doğrultusunda ücretlere %30’luk zam üst sınırı belirleyen iktidar, yükselen döviz kurunu baskılamak için Merkez Bankası rezervlerinden 26 milyar dolar satış gerçekleştirdi. Uzmanlar, döviz kurunu dengede tutmak için yapılan müdahalenin etkisinin sınırlı olacağını ve piyasadaki dalgalanmanın bir müddet daha süreceğini vurguladılar.

Bakan Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Karahan yatırımcı ile görüştü

Bakan Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Karahan, Kuzey Amerika, Birleşik Krallık, Avrupa ve Orta Doğulu yatırımcılarla video konferans yöntemiyle görüştü. Yatırımcılarla yaptığı görüşmede Bakan Şimşek, “Piyasaların sağlıklı işleyişi için gereken tüm adımların atıldığını, piyasalarda yaşanan oynaklığın önemli ölçüde azaldığını ve son günlerde yaşananların ekonomi üzerindeki etkilerinin geçici olacağını” belirtti.

Görüşmenin devamında ise Bakan Şimşek, “Önümüzdeki günlerde ihtiyaç duyulması halinde ekstra güvenlik önlemlerinin de devreye sokulacağını” yatırımcılara iletti. Bakan Şimşek’in yatırımcıya verdiği güvenceye rağmen, yatırımcıların birçoğunun temkinli davranmaktan yana olduğu ve süreci takip edecekleri gelen bilgiler arasında. Bakan Şimşek, görüşmede yatırımcılardan gelen İmamoğlu sorularını “Yorum yok” diyerek yanıtsız bıraktı.

Asgari ücrete ikinci zam yok

Bakan Şimşek, yatırımcılarla yapılan toplantıda enflasyon beklentilerindeki artışın şu an için asgari ücrete ikinci bir zammı gerektirmediğini belirtti.

Bakandan kur güvenceli döviz uygulaması

Piyasalarda süren İmamoğlu depremi nedeniyle ekonomi yönetimi, meydana gelen krizi önlemek için Nebati’nin tepki çeken Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasına benzer Kur Güvenceli Döviz (KGD) uygulamasını devreye sokuyor. İktidar, bu uygulamayla 19 Mart operasyonu nedeniyle döviz kurunun ani yükselişi sonucu ortaya çıkan krizi kontrol altına almak istiyor.

Kur Güvenceli Döviz (KGD) uygulaması ortaya çıkan krizi sonlandırır mı bilinmez. Ancak uygulanacak bu politikayla zenginler yine mal varlığını korurken, bu politikanın acı faturasını yine yoksulluğa mahkûm edilen yurttaş ödeyecek gibi görünüyor.

Bedelini yine yurttaş ödeyecek

İmamoğlu’nun tutuklanması, muhalefete yapılan operasyonlar ve ardından gelen toplumsal tepkinin ardından döviz kurundaki hızlı yükseliş, borsadaki dibi görmesi ve ardından başta akaryakıt ile gıda olmak üzere birçok temel maddeye gelen zamlar, ülkeyi ekonomik çıkmaza sürükledi. Durumu kurtarmak için bütün tuşlara basan iktidar, bedelini her geçen gün yoksullaşan yurttaşın sırtına yükleyeceği projeler geliştirmekte.

Tamamen sermayeyi koruma amaçlı geliştirilen bu projelerin uygulanması sonucu ortaya çıkacak zararların bedelini, geçmişte olduğu gibi bugün ve yarın da yaşama savaşı veren yurttaş ödeyecek.

Uygulanan siyasal istikrarsızlık ve kutuplaşma politikaları nedeniyle ülkeyi yangın yerine çeviren iktidar, oluşan ekonomik açığı kapatmak için yurttaşın birikimlerini bir çırpıda tüketiyor. Peki, çıkardığı bu yangını söndürebilecek mi?