Konu artık İnci ailesinin değil, tüm Türkiye’nin konusudur. Konu cinsel istismardan çok ‘mağdurun rızası var’ kavramının yazılı kararlara girmesidir. Tartışmalar İnci ailesi üzerinden yürütülürse, ileride çocuk istismarlarında 'rızası vardı' savunmasını daha sık işitir, bu suçu işleyenlerle ilgili cezasızlıklarla çok daha fazla karşılaşırız.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Milletvekili Ali İnci’nin kardeşi Yusuf İnci hakkında cinsel istismar davasındaki mahkûmiyet kararın bozulmasına ilişkin yapılan son başvuruyu, daha önce üç kez reddetmesine karşın bu kez kabul etti. Büyük tepki toplayan talebi bozma isteminde  ‘mağdurun rızası var’ ibaresi, işin tuzu biberi oldu.

Konu yandaş olmayan, gazetecilik yapmaya çalışan yazılı basın ve televizyonlar ile sosyal medyada enine boyuna tartışılıyor. Pamukova’da yaşanan bu olayın öznesi Sakaya ama burada cılız birkaç ses dışında bir şey duyulmadı. Baro Başkanlığı yaptığı dönemde olaya müdahil olan ve davayı kararlı bir şekilde takip eden Av. Zafer Kazan’ın NOW TV’de yayımlanan açıklamaları ve X paylaşımları olmasa neredeyse herkes ölü numarası yapıyor demek yanlış olmaz.

Ali İnci’nin AKP Milletvekili olması ve son dönemde iktidarın muhalif sesleri yargı sopasıyla susturmasının bu sessizlikte önemli payı olduğu kesin. Ama artık son gelişmelerden sonra ne Ali İnci’lik ne de Yusuf İnci’lik bir şey kaldı ortada. Bozma talebinde ‘Cinsel istismar’ suçlaması kabul ediliyor ve ‘ama mağdurun rızası vardı’ deniliyor. Demek istediğim, “Yusuf İnci 14 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunmuş” demek onları bozmaz, çünkü yargı da öyle söylüyor. Korkmanın da bir anlamı yok.

Ve söylemem o ki, konu artık İnci ailesinin değil, tüm Türkiye’nin konusudur. Konu cinsel istismardan çok ‘mağdurun rızası var’ kavramının yazılı kararlara girmesidir. Bu görmezden gelinip, tartışmalar İnci ailesi üzerinden yürütülürse, ileride çocuk istismarlarında bu savunmayı daha sık işitir, bu suçu işleyenlerle ilgili cezasızlıklarla çok daha fazla karşılaşırız.

Siyasetin gündemi çok yoğun. Kürt açılımı, kayyum atamaları. Belediye başkanlarının, gazetecilerin gözaltına alınması, tutuklanması, son olarak ‘Teğmenler Davası’… ‘Mağdurun rızası’ kaynayıp gidiyor bu kargaşada. Kamuoyu oluşturulmasına yeterli katkı veremiyorlar doğal olarak şu anda. O zaman görev başta kadın örgütleri olmak üzere tüm sivil topluma düşüyor. Hatta tüm anne ve babaların buna tepki göstermesi, çocuklarının geleceklerine sahip çıkmaları gerekiyor. ‘Mağdurun rızası var’ denilen kız çocuğunun, ne vaat edildiyse onu kabul edecek duruma düşmesinde herkes sorumluluk aramalı kendisinde.