Elinde yargı sopası dışında başka bir argümanı kalmayan saray rejimi baskılarını her geçen gün arttırarak yurttaşların ve muhalefetin sesini kesmeye çalışıyor.
Saray rejimi yargıyı bir sopa gibi kullanıp belediyelere kayyumlar atayarak, gazeteci ve siyasileri tutuklayarak yandaşlar hariç toplumun bütün kesimlerine savaş açmış durumda.
31 Mart yerel seçimlerinden yenilgiyle çıkan ve birinci parti olma avantajını kaybeden iktidar bu yenilgi ve kaybettiği avantajı yeniden kazanmak adına bir müddet "yumuşama, normalleşme ve çözüm "gibi muhalefeti oyalayacak manevralar yaparak üstünlüğü ele geçirmiş gibi göründü. Fakat uyguladığı sermaye yanlısı ekonomik politikalar ve işçi memur ve emekliye yaptığı sefalet zamları sonrasında yaşanan ekonomik kriz nedeniyle kazandığı bu kısa süreli üstünlüğü kaybetmiş oldu. Elinde bulundurduğu birçok yerel yönetimi muhalefete kaptıran iktidar aynı zamanda önemli bir maddi kaynağını da kaybetti. Bunun sonucunda yaşadığı hezimetin ve kaybedilen ekonomik gücün de etkisiyle kaybettiği belediyelere karşı yaptığı operasyonlarla belediyelerin yetkilerini ellerinden almak, vergi borçları çıkarmak gibi birçok uygulama ile belediyeleri çalışamaz hale getirmek yoluna gitti. Her defasında yurttaşların iradesinden bahseden iktidar bu irade kendisinin karşısında olunca kaybettiği belediyelere kayyumlar atayarak yurttaşların iradesini gasp etmeyi tercih etti.
Suriye'de Esad rejiminin devrilmesinin ardından bölgenin yeniden dizayn edilmesinde rol almak isteyen saray rejimi müdahil olduğu ve yurttaşların vergileriyle finanse ettiği bu savaşta şu ana dek umduğunu bulamadı. ABD ve İsrail'in kazanımıyla sonuçlanan süreçte saray rejimi kendini uyguladığı politikalar nedeniyle ülke içinde ve dışında siyaseten kötü bir konumda buldu. İç ve dış politikada iyice sıkışan saray rejimi artık yurttaşları rıza üreterek yönetemeyeceğini ve ne derse desin inandırıcılığı olmayacağından heybesinden baskı ve zor aparatlarını çıkartarak hesap vermek yerine kaba kuvvet kullanma yolunu seçti.
Elinde yargı sopası dışında başka bir argümanı kalmayan saray rejimi baskılarını her geçen gün arttırarak yurttaşların ve muhalefetin sesini kesmeye çalışıyor. Uyguladığı baskıcı ve faşizan politikalarla ömrünü uzatmaya çalışan saray rejimi bir yandan da medya başta olmak üzere tüm imkanlarını seferber ederek baskıcı ve faşizan politikalarını meşrulaştırmaya ve başta kendi kitlesi olmak üzere toplumdan uyguladığı baskıcı ve faşizan politikalar için onay almaya çalışıyor. Saray rejimi ülkedeki hukuksuzlukları , adaletsizlikleri ve ekonomik sorunları çözmek yerine oluşan toplumsal öfkeyi suni gündemler yaratarak ve suni düşmanlar üreterek kendisinden uzaklaştırma yoluna gidiyor. İktidarının devamı için saray rejimi ülkeyi uçurumun eşiğine getirmekten ve hatta ülkeyi bu uçurumdan atmaktan çekinmiyor.
Saray rejimi derinleşen yoksulluk ve onun neden olduğu sıkıntılar, ifade özgürlüğüne müdahale, kadın cinayetleri, doğa ve hayvan katliamları ve benzeri birçok hukuksuzluğun artık yurttaşların dayanamayacağı bir hale geldiğini ve oluşacak toplumsal tepkinin yapacağı her türlü baskı ve tehditlere rağmen "kâğıttan kaplan "olan iktidarı al aşağı edebileceğini görmüyor ya da görmezden geliyor. Ülkemizde ve dünyada geçmişte yaşanan birçok örnekten de gördüğümüz üzere hiçbir baskıcı rejim sonsuza kadar sürmeyecektir. Baskıcı ve faşizan uygulamalardan bıkan yoksulluk ve sefalete mahkûm edilmiş yurttaşlar birleşerek mücadele etmeye başladığında yapılacak hiçbir baskı, gösterilecek hiçbir sopa rejimin ömrünü uzatmaya yetmeyecektir.