Sokakta yaşayan köpeklere karşı yürütülen kıyım sürüyor.

Yetkililer her ne kadar kıyım yok, toplayıp barınağa götürüyoruz deseler de bunun öyle olmadığını Serdivan’da yaşadık gördük. Barınağı olmadığı halde sokakta yaşayan köpekleri iğnelerle uyuşturarak toplayan belediyeyi, hayvanları dağ başında yaptığı kafeslere tıkıp, aç susuz kaderine terk ettiği ortaya çıktı.

Hafta sonunda hayvanseverlerin sosyal medya paylaşımlarıyla ortaya çıkan olaya ilişkin Serdivan Belediyesi’nden henüz tek bir açıklama yapılmış değil. “Sükût ikrardan gelir” denir ama bunların ki öyle değil, resmen fütursuzluk. Görmezden gelmek, “Güç bende istediğimi yaparım” anlayışı genlerine işlemiş. (Dünyayı sadece onların yaşayacağı bir yer olup görüp, diğerlerinin ya biat etmesi ya da yok olması gerektiğini düşünüyorlar. Ayaklarına takılan ne varsa temizlensin istiyorlar.)

Onlar böyle yapıyor da köpeklerin öldürülmesine karşı olduklarını söyleyenler çok mu farklı davranıyor?

Sosyal medyada hüzünlü gözlerle bakan bir köpek ya da sevimli bir kedi fotoğrafı paylaşıp, altına iki kelimeye karşı olduğunu yazmakla, gerçekten karşı mı durmuş olunuyor?

İki satır açıklama yapıp Serdivan Belediyesi’ne ‘Bu iddialar doğru mu?’ diye sormaya bile gerek duymayan siyasetçileri, sözde sivil toplum örgütlerini, yukarıda sözünü ettiğim fütursuzluğa teslim olmuş saymayacak mıyız?

Hayvanların uyutulmasına ilişkin tasarı TBMM’de iken ayrı ayrı sokağa çıkıp, ‘onlar sahipsiz değil’ diyenlere ‘Hani neredesiniz?” diye sormak gerekmiyor mu?

Peki, ölü taklidi yapan medyaya (yazılısı, sözlüsü, görüntülüsü, dijitali) ne demeli?

Serdivan'da iğnelerle uyuşturulan hayvanlar, dağ başında yiyecek ve suyun bulunmadığı kafeslerde tutuluyor

VETERİNER HEKİMLER VE BARO

Serdivan’da sözü edilen vahşet yaşanmaya devam ediyor.

Hafta sonunda olayı ortaya çıkaran hayvanseverlerin çağrısıyla, o kafeslerin olduğu yere giden Veteriner Hekimler Odası’nın ve Sakarya Barosu’nun duruma müdahil olacağı belirtildi. Önce belediye ile görüşüp, çözüm bulunamazsa suç duyurusunda bulunulacağı söylendi.

Siyasi iradenin kararı nedeniyle belediyenin yasal düzenlemeleri gerekçe gösterip geri atacağına inancım yok. Belki birkaç küçük düzenleme ile göz boyayacaktır. Sonuç alınmazsa, yapılacak suç duyurusundan da bir şey çıkacağına ise hiç inanmıyorum.

Gördüğüm şu ki, vahşet farklı şekillerde devam edecek, tıpkı dünyanın çeşitli bölgelerinde film gibi izlediğimiz vahşetler gibi…  

Filistin’deki soykırım, Afrika’da açlıktan ölen çocuklar, Türkiye’de açlık sınırının altında yaşamaya çalışan milyonlar, her geçen gün artan kadına yönelik şiddet, çocuklara yönelik cinsel istismar, çocuk işçiler…

Bunların hepsine karşıyız ve lanetliyoruz ama sadece izliyoruz.

Teknoloji gelişti, dünyanın en ücra köşesinde yaşanan bir olayı anında öğrenebiliyoruz ama insanlık dışı birçok olay çarpıtılıyor ve iyi bir şeymiş gibi anlatılıp, ikna ediliyoruz. Köpeklerin uyutulması kararını, insanları köpeklerin saldırısından korumak için aldıklarını söyledikleri gibi…
İkna olmasak da korkumuzdan köşemize siniyoruz.

Diyeceğim şu ki, teknolojide ve bilimdeki bu gelişmelere rağmen dünya tarihinin en karanlık çağındayız.