“Bir kuş uçacak önümüze düşecek
Biz kuşun önüne düşeceğiz
Gün bizim üstümüze doğacak
Biz günün izinden gideceğiz”
Öğretmen bir babanın, işçi bir annenin, Bulancak doğumlu oğlu Orhan Türüdü, 12 Eylül karanlığında kızlarını ve oğullarını son nefesine kadar terk etmeyen annelere, ama en çok da kendi annesine ithaf etmiş birSultan’ı.
Yalın ama anlamlı dizelerden oluşan kitabın hemen ilk sayfasındaki ithafı okumasanız da, haksız tutuklanıp hadsiz ceza alan gençlerin yaşadıklarını hissediyorsunuz her dizede. Yukarıda alıntıladığım dizeler tam da bu hissin yansısı…
Arayış soruyu, soru bilmeyi taşıyor
Dünya, dünya olalı dönüp duruyor ya, hep ileri gidiyor, bir şeyleri de yanı sıra taşıyarak… Bütün canlılar diyemesek de, insanlar rahat, huzurlu, mutlu ve keyifli yaşamak için bir yandan çalışıp bir yandan da arayış içerisindeler sürekli. Arayış soruyu, sorular bilmeyi, bilmek daha iyi, daha doğru, daha güzeli getiriyor bize.
Kimi sorularını kendine saklar, kimi ise doğrudan sormak yerine çağrıştırarak bulunmasını ister. Bu, iğneyle kuyu kazmak gibiyse de bir anlamda, kalıcı öğrenmek ve kazancı asla kaybetmemektir. Orhan Türüdü, düş(ünce)leri uğruna gençliğini, giderek yaşamını vermiş; şimdiyse o verdiklerinin ne denli önemli ve aradan geçen onca yıla karşın ne denli değerli olduğunu aktarıyor dizeleriyle…
Cumartesi Anneleri, tam da bunun için kar kış, yağmur güneş demeden, polis zoruna karşı ellerinde resimleriyle oğullarının, eşlerinin çıkıyorlar meydana yıllardır. Bunun sevgi olduğunu söyleyip geçebilirsiniz, ama sadece sevgi değil; bu umut, bu güzellik, bu yaşama inancı, bu hepimizi sarıp sarmalayan gelecek.
Devlet dersi…
Beş bölüm halinde kitaplaşmış “birSultan”… Şiir, hepimizin de bildiği gibi emek yoğun bir uğraş ve her sözcüğe başka anlamlar da yüklemek; buna da bağlı olarak hayatın her anına, her alanına yönelik bir mesaj vermek... Buradaki “mesaj” ne siyasi ne ticari ne toplumsal… burada sadece duygulara seslenen, hayatın gücünü duyumsatan, herkesin kendince anlamlar yükleyeceği mesajlar var. Haklısınız aslında, şiir bizi sevindirir, belki üzer, düşündürür en çok da. “Hatırlı hatıralar”a götürür hızlıca. Öykü anlatmaz da yaşatır.
“Gökyüzünden güvercin geçiyor
İğne deliğinden ömür geçiyor”
İçerdeki için özgürlük anlamında, o an için sevgilisi aklına düşen için sevgi, öğrenci için kazanacağı sınavdır o güvercin. Benim gibi ununu eleyip eleğini asanlar içinse şair tamamlamış zaten, iğne deliğinden geçen bir ömür. Şairin düşü orada kesilmiyor, sürdürüyor…
“Buğday taşıyor kara karınca
Pencereden sarı kelebek geçiyor”
…ne denir ki: umudu üzmemek gerekir. Şair de yaşatıyor kendi bedeninde, kendi duygularında, kendi içinde umudu…
Aynı bölümün son dizeleri;
“Devlet dersinde
Ayağa kalkmadık”.
Şimdi hak verdiniz mi, şairin umudu üzmediği yorumuma…
Tarih kanunu…
Geleceği öngörebilmenin en belirleyici yollarından biri tarihi iyi bilmek, iyi anlamaktır. Sanatın her dalı, şiir de, müzik de, resim de, sinema da, heykel de bizi iyi anlamaya çağırıyor. İyi anlarsak geçmişi ve iyi kavrarsak yaşadıklarımızı güzel günler çok daha yakın olacaktır. Türüdü, tarihi de, kavgayı da, fırtınayı da kanunla kabullenmiş, kanunla yüceltmiş.
Öyle dizeleri var ki Orhan Türüdü’nün, anlatmaya kalkışsanız ciltler doldurmanız gerekir. Benim sözcüklere dökemediğim, şairin iki dizeyle hissettirdiğini kabul etmek gerekir.
“Bu bir kavga kanunudur
Diz çöken ayakta duramaz”
birSultan / Orhan Türüdü
Şiir / Ceren Kitap / Eylül 2020
(siyasihaber5.org'ta yayımlanmıştır)