Düşleri nereye götürür insanı? Ya da durun, şöyle sorayım: Düşleri insanın nerede başlar? Nasıl sürer? Biter mi? Düşleri insanın biter mi? Siz bitirir misiniz? Ban izin vermem bitmesine… Uzasın dilediğince…
Kimdi o ‘yaşam bir gündür’ diyen? Laedri olarak geçiyor, ama Nâzım Hikmet’in dizeleri net; Lenin’i konuşturur: “‘Dün erkendi, yarın geç zaman tamam bugün,’ dedi.” Aslı Akarsakarya ödüllü bir yazar, fotoğrafçı, belgeselci… Bugünü bu günde anlatıyor “İçeride Kalanlar”da. Dünü ve bugünü var… yarını? Yarını da var, ama kim bilecek ki yarın ne olacağını? Aslı Akarsakarya biliyor… Sahi, okur da biliyor ve kendi düşleriyle buluşturup yarını kuruyor.
Kurulabilir mi yarın?
“Ömür bir gündür…” diyen yanılmış mı acaba? Ya o ya Aslı Akarsakarya yanılıyor. Ey okur! Sen, sen de yanılıyor musun?
Ceketin astarındaki yavru sincap…
“İçeride Kalanlar”ı okurken, ilkin pandemi süreci geldi aklıma… Akarsakarya önceden görmüş besbelli, pandeminin geleceğini, evlere kapanacağımızı… Doğru ya, sanatçılar önceden gören değil midir? Kimsenin ruhu duymadan, kimse bilmeden taşıyor bizi pandemiyle oluşan o karantina günlerine, yıllar öncesinden. Kar diz boyu… olur mu, apartman boyu yağmış, bırakın kapıların açılmasını, ikinci katın pencereleri bile kapanmıştır. Hem aynı çatı altında yaşayanların birbirleriyle ilişkileri hem de kendi içlerindeki çatışmalarını anlatıyor roman.
İlişkiler bırakıldıkları yerde durmaz…
Neyin ne olduğundan çok, içinizdeki duygunun sizi taşıdığı yer önemlidir. Bir anda dallanıp budaklanabilir her şey. Öyle söylemiştir, ama ya bunu kastettiyse? Gözünü kaçırması, elinin duruşu… ohoo, o kadar çok ki, her şey, her durum bir başka anlama gebe ve kendi kendinize gelin güvey olursunuz. En uzun bir rüyanın, 12 saniye sürdüğü bilinir de kabul edilmesi güçtür. Anlatırken bile bırakın saniyeleri dakikalar bile az gelir çoğunlukla… Yazar, o uzun, upuzun süren, insanın içinde fırtınalar yaratan, her sözcükle bambaşka diyarlara savrulan insanları anlatıyor.
Hayat değişiyor…
Yazar, romanının kahramanlarını, -sizin için- konuşturuyor da… “Hayatın ne kadarı kendi seçimin, ne kadarı başına geliyor” diyor biri… Haksız sayılmaz, siyasal, politik, sosyal, ekonomik nedenlerin yanı sıra “mahalle baskısı” diyebileceğimiz bir “Demokles’in kılıcı” sallanıyor tepemizde. Bir de, “eşiyle yüz yüze baktıkça, yaşlandığını fark etmez” diyor yazarımız; buna da bağlı olarak birbirinizin yüzüne bakabilmek için de bir kendine güven gerekiyor. Sahi, ne kadarı kendimizin bu gerekçelerin.
Romandaki bir kahraman da ressam, hayatın hayhuyu içerisinde üretemeyen (aslında başka nedenler var belirleyici, ama spoiler olmasın). Hayatın sanatı sınırladığını söylüyor. Bir gözünü büyük, diğerini küçük çizerek bir yorum getirmiş olmasına karşın savunmakta güçlük çekiyor.
“Geçmiş nerededir” biliyor muyuz? Merak ettiniz mi hiç? Unutmak mıdır çaresi? “Kendimizi geleceğe hapsediyoruz”. Doğaldır ki aynı nehirde ikinci kez yıkanılamayacağı gibi aynı gece (aynı duygular, aynı düşünceler, aynı umutlar ve heyecanlarla korkular da) yaşanamaz. “İçeride Kalanlar”, yine de bir pencere açacaktır…
İçeride Kalanlar
Aslı Akarsakarya
Roman
Yapı Kredi Yayınları, Temmuz 2023, 134s.