Benim Karikatürlü Evrenim
Herkesin kendince bir evreni vardır muhakkak. Yok, o, kimsenin değil… Onu tarihin çöplüğüne gönderdik çoktan. Herkesin kucakla(n)dığı, düş(ünce) dünyasını da kapsayan o geniş evrenden söz ediyorum. Doğaldır ki, yaratma yeteneği olanların evreni çok daha geniş, çok daha renkli, çok daha hareketli oluyor. Hayır, benim evrenimi katmayın; bu, İzel Rozental’in karikatürlü evreni.
Öyle bir evren ki, parasız!
Keyifli bir nehir söyleşi okuyoruz. Biraz torpilli bu nehir söyleşi. Biz de “torpil” geçip o konuya hiç girmiyoruz, ama gerek sorular gerekse yanıtlar yerli yerinde ve inanılmaz keyifli. Bir de itiraflarla dolu…
Karikatürün hayatının her safhasında hep olduğunu itiraf eden İzel, anne karnında değilse de emekleme aşamasından sonra “çiziktirmeye” başlamış. Okul hayatı boyunca çizdiklerinden çektiklerini okurken gülüyorsunuz ister istemez. Tabii, okul bir tarafa, keyif aldığı, mutlu olduğu çizgi bir tarafa… Ama hiç para kazanamamış, daha doğrusu para kazanmak amacıyla başka bir iş yapmış (kalemci… yani yine uzak değil). Bir itirafı daha var: Yurtdışında yayınlanan karikatürlerinden telif alabilmiş ama yurtiçinde telif veren olmamış. Orada kendisiyle çakışıyor yolumuz… Yine bir farkla; ona teşekkür plaketi vermişler; kim bilir belki bir gün ben de öylesi plaketlerle övünürüm.
Yurtiçi, yurtdışı etkinliklerde tanıştığı, dost olduğu, birlikte sergiler düzenleyip sergiler açtığı dünyaca ünlü karikatüristlerle anılarını anlatıyor İzel. Bir anlamda “karikatür büyükelçisi” niteliğiyle gittiği her yerde sanatı ve sanatçıyı tanıttığını (kitapları bile var, gittiği, gezdiği yerleri anlatan… ben bir sergisini gezmiştim, çok da beğenmiştim) öğreniyoruz. Uluslararası projelerin hayata geçirilmesinde yaptıkları için kendisini bu denli iyi saklamasına ne demeli! Her iyi, güzel, güçlü etkinlikte ve keyifli buluşmalarda görüyoruz kendini.
İşin şakası bir yana…
İzel Rozental, önemli olduğu kadar da zorlu bir işe soyunmuş. Aynanın sırlarıyla kaplı yüzeyine değil arkasına geçip öyle bakmış yaşamına… Hiç yüksünmeden, gocunmadan anlatıyor rahatça, hem de bizim hiç bilmediğimiz o evreni. Buradaki evren, İzel’in karikatür evreni değil, karikatür yaratma süreci, sonrasında gazete/dergilerde basılma serüveni ve daha da zor olan üzerine konuşulması… Siz çizersiniz, birileri beğenir taşır yukarı, diğeri beğenmez vurur tepesine batırır… Çıkaranlarla batıranlar arasında kalırsınız…
Açık Radyo’da, Haftanın Karikatürleri programını izliyorsanız (sakın kaçırmayın, çok keyifli anlatıyor… Radyo tiyatrosu gibi, radyoda maç anlatır gibi… Betimlemesi çok güçlü İzel’in. Görmüş kadar oluyorsunuz. Sahi, Mumammer Ketencoğlu (ünlü müzik insanı ve biliyorsunuz görmeyen biri), Açık Radyo programına yönelik, “Bugüne kadar kitap, gazete, dergi… hapsini rahatlıkla okur, fakat karikatürleri göremezdim, sayende onları da görüyorum” deyince, İzel’in telif mi gelir aklına?
Bizim kuşak…
1950’lerde yazmaya başlayanlar, “yitik kuşak” olarak nitelemiş kendilerini. Daha sonrakiler 68 kuşağı ile ardından gelen 78 kuşağı zaten siyasetle iç içe tümden “kayıp kuşak” olmuşlar. (Bu yazıda bir hayır var besbelli, hep “yok” deyip okuru yönlendirmem gerekiyor) Yok, çok şey başardı bu iki kuşak da, ama istedikleri gibi yaşamadılar… İşte bu iki kuşağı da kapsayan biri İzel Rozental… Eskinin zorluklarını, yeninin sorunlarını yaşayagelen bir çizer. Eski çizerlerle yenilerinin arasında her iki tarafın da elini tutan biri. Şöyle diyor: “Şayet devrim beyin yıkıyorsa, karikatür de yıkar! Yani karikatür devrim yolunda önemli bir araçtır. Medeniyet savaşları da ancak devrimle son bulur.” Karikatürcülerin “beyin yıkıyor” olması insanı mutlu ediyor aslında; buradaki “devrim” belki de o mutlu evrene ulaşma umudu.
Torununun (o kadar yaşlı değil, gözlerinin içi gülüyor ve hep dinamik, yolunuz düşer de Schneidertempel Sanat Merkezine giderseniz haklı olduğumu kabul edeceksiniz) cep telefonuyla çok şeyler yapabildiğini, ama “huni”yi bilmediğini anlatması günümüzün en büyük sorunsalı; çünkü şairi dinlemek gerek: “okuman gerek evlat, falanı filanı bırakıp okuman gerek”.
“Benim Karikatürlü Evrenim”, deprem yıkımının, ardından sel felaketinin… daha sonra seçim gürültüsünün, iktidar kavgalarının çözümsüzlüğünden, yorgunluğundan kurtulmak için birebir. Kendi evreninizde, kendi devriminizi yapmanıza imkan tanıyor.
Benim Karikatürlü Evrenim
İzel Rozental
Nehir söyleşi -kendisiyle
Kırmızı Kedi Yayınevi, Ocak 2023, 262 s.
. Bu kitabı nehir söyleşiyi yazarken sevgili eşinin kendisine nasıl spor yaptırdığını da anlatıyor…
(Bizim sınıfta da Oğuz vardı, böyle “zıpır”, elle hazırladığı gazete çıkarırdı derslikte. Aklıma gelmişken bir diğer “zıpır” da Raşit Çavaş, ManAjans’a yolumu düşürmeme sebep olurdu her hafta. Ama Çavaş’ınki, daha teknik ve daha geniş evrenliydi.)