Son depremlerden sonra, yakın tarihte aynı yıkımları yaşayan bölgelerde en çok duyduğumuz cümle oldu: “Acınızı en iyi biz biliriz”
Sakarya’da da öyle...
Depremin ilk günü yapılan açıklamaların neredeyse tamamında bu ifade yer aldı. Bu yerel gazetelerin manşetlerine de yansıdı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce böyle seslenmişti örneğin... “Acınızı en iyi biz anlarız” dedikten sonra Sakaryalılara yardım çağrısında bulunmuştu.
Sakarya Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri, gerçekten ilk günden itibaren tüm olanaklarını deprem bölgesi için seferber etti. Arama kurtarma çalışmalarından, beslenme, barınma, yaşam alanlarının oluşmasına kadar birçok alanda destek verdi. Yerel gazeteler de bu desteği görmezden gelmedi. Hatta övgüyü abartıp, belediye başkanlarını ‘Kahraman’ ilan edenler de oldu.
Her neyse konumuz bu değil, daha fazla yardım götürmelerinde etkisi olacaksa daha da abartabilirler, hiç sakıncası yok.
Peki, kahramanlar kendi kentlerinde ne yaptı?
24 yıl önce de ‘Asrın Felaketi’ olarak adlandırılan 7.4 ve 7.2 büyüklüğündeki iki depremden sonra hangi önlemleri aldılar?
Sakarya depreme hazır mı?
Afet sonrası için nasıl bir planlama yapıldı?
Yoksa o gün geldiğinde bizi kurtarsın diye biz de başka illerden kahramanların gelmesini mi bekleyeceğiz?
Aslında cevabını bildiğimiz sorular bunlar.
Yanıtlarını bilim insanları ve uzmanlar verdi.
İnşaat Mühendisleri Odası’nın eski ve yeni başkanları, Sakarya’nın yapı stokunun depreme dayanıksız olduğunu net bir şekilde açıkladı.
Sakarya Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Tuğba Tatar, 6 bin yapının acilen yenilenmesi gerektiğini söyledi.
Dahası AFAD’ın hazırladığı raporda zemin açısından güvenli tek ilçe var: Ferizli. Kaynarca ve Kocaali kısmen güvenli, diğer ilçelerin tamamı Allah’a emanet. AFAD raporunda bu durumu “Ürkütücü bir tablo ile karşı karşıyayız” ifadesiyle de ortaya koymuş.
Afet sonrası için hazırlıkta da durum vahim.
Depremin ardından kurtulanların temel ihtiyaçlarını karşılayacakları güvenli alanlara ulaşmasında kilit rol oynayan tahliye yollarını bilen var mı merak ediyorum.
Ya toplanma alanları?
Sakarya’da birkaç çocuk parkı ve meydan toplanma alanı olarak işaretlenmiş.
Oysa, bu alanların insanların güvende kalmasını ve temel ihtiyaçlarına ulaşmasını sağlayacak şekilde tasarlanmış olması gerekiyor.
Geçen hafta gazete manşetlerinde yer aldı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce, “Kentsel dönüşümle ilgili çalışmalara hız verdik. Bugün encümen toplantısında bütün şehirdeki binaların tespitinin yapılmasına, elden geçirilmesine karar verdik. Kentsel dönüşümü bir an önce yapma kararı aldık” demiş.
Sakarya Yenihaber Gazetesi’nde yer alan ifade aynen bu!
Marmara depreminin üzerinden 24 yıl geçtikten sonra şehirdeki bütün binaların tespitinin yapılmasına karar verilmiş.
Belediye başkanlığının bitmesine 1 yıl kala –bir daha aday gösterilir mi bilinmez- ‘Kentsel dönüşüm’ aklına gelmiş.
Okuyunca ister istemez, ‘Bu ne hız kahramanım (!)’ diye söyleniyor insan...
Bir başka örnek.
Haftanın son günü Sakarya Yenigün Gazetesi’nin manşetindeydi. Adapazarı Belediye Başkanı Mutlu Işıksu, inşaat ruhsatları için zemin güçlendirme şartı getirmiş. Zemin iyileştirilmesi yapılmayanlara ruhsat verilmeyecekmiş.
İnsanın yine ister istemez ‘Günaydın Başkan’ diyesi geliyor ve sormadan edemiyor:
Sizden öncekilerin 20 yıl, sizin son 4 yıldır verdiğiniz ruhsatlar ne olacak?
Bu kararı almak için böyle bir felaketin olması mı gerekiyordu?
Dahası daha önce ruhsat verdiğiniz yapılar çökerse, sorumluluğu kabul edecek misiniz?
Örnekler bitmez...
Geride kalan 24 yılda yapılan bu tür açıklamalar ile hayata geçirilenleri karşılaştırdığımızda yüzlerce soruyla karşı karşıya kalırsınız.
Yine de yarına kalmasından iyidir bugünden çalışmaya başlamaları...
Haydi kahramanlar işbaşına...
Bir daha acıyı herkesten daha iyi anlamamıza gerek kalmasın.