New York'ta, bir tekstil fabrikasında çalışan 129 kadın, dünyadaki tüm kadınların kaderini değiştirdi. Kadınlar o günü hiç unutmadı. Sonrasında 2. Enternasyonal’de Clara Zetkin ve Rosa Lüksemburg'un önerileriyle, hayatları pahasına haklarını savunan 129 kadının anısına oybirliğiyle 8 Mart’ın, “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanması kararı alındı. Kadınların” Yasta değil, isyandayız” şiarı yükseldi. O günden bugüne 8 Martlar coşku, heyecan, umut, inat, hayaller, aşk, eşitlik, özgürlük ve kız kardeşlik üzerine hak ettiği saygıyla kutlanmaktadır.
Her neredeyseniz bu 8 Mart bir korteje katılın ve bir parçası olun. İlk ne zamandı hatırlamıyorum ama ben tüm duygularımı hatırlıyorum.
Elimde dövizim evden çıkıyorum, eşim soruyor “nereye?”, “8 Mart'a” diyorum. Tamam görüşürüz diyoruz. O da biliyor, artık önlenemez olduğumu. Geldim, korteje doğru yürüyorum. Hiç bu kadar çok kadını bir arada görmedim. Çok güzeller, çoğu süslenmiş, çok güzel makyaj yapmışlar. Seneye ben de makyaj yapsam mı? Mor şallar var bazılarında, tanıyorum hemen feministleri. Benim de mor şalım var, oğlum aldı doğum günümde; “anne takarsın feminist yürüyüşlerde” diye. Çok üzülüyorum, çünkü unuttum şalımı. Biraz utanarak yer arıyorum kendime. Arkalara doğru bakıyorum, bir kadın çok sıcak gülümsüyor, sığınıyorum yanına. Merhabalaşıyoruz. Kortejin etrafında koşuşturuyor bazı kadınlar, bir gerginlik kaplıyor içimi, kimseyi tanımıyorum. Olsun, inat ediyorum yürüyeceğim bu kortejde sonuna kadar.
Herkes dövizini kaldırdı. Ben de açtım. Süsledim dövizimi” bir kadın, ne zaman kendi sesini duyurmak için ayağa kalksa, planlamamış bile olsa, tüm kadınlar için de ayağa kalkmış olur” yazıyor dövizimde. Bakıyorum yanımdakiler ne yazmış. “Vardık varız var olacağız!”, “kadın kadının yurdudur”, “Neyse ki eşitlik istiyoruz ya İntikam isteseydik” vay! hepsi çok güzel, hayran hayran bakıyorum. “Dağları delme Ferhat, evi süpür”, “barikatları yıkarım, bulaşığa karışmam” eğlenceli de görünseler, ev içi emeği çok iyi anlatıyor bu dövizler. Sloganlar başlıyor, kadınlar hep bir ağızdan haykırıyor; “kadın, yaşam, özgürlük. Jin jiyan azadi.” Bir, iki derken artık epey ısındım, çok güzel slogan atıyorum. Beğeniyorum kendimi.
Birden bir telaş oldu. Yine o kadınlar, koşturuyorlar, şöyle durun, şöyle geçin, lütfen sırayı bozmayın. Öğreniyorum artık, onlar görevliler. Her şey onlardan soruluyor. “Haydi yürüyüş başladı” dediler. Yürüyorum, akan bir selin parçası gibi, içimde bir coşku. Kimse bakmıyor kim hangi ırktan, dilden, dinden, siyasetten, hepimiz aynı dili konuşuyoruz KADIN DİLİ. Bitmesin istiyorum, yürüyelim saatlerce. Slogan attırıyor bir kadın, sesi gür, güçlü, isyankâr, kendinden emin. “Asla yalnız yürümeyeceksin” diyorum, ona bakarak. Adı Özgül, kız kardeş oluyoruz ve yıllarca yürüyoruz omuz omuza. Bir ara ben de coştum, kendi kendime slogan atıyorum. Tabi çok geçmeden yiyorum zılgıtı. Küsüyorum bir an. Sonra öğreniyorum. Sloganlar çoktan belirlenmiş. Görevli harici hiç kimse başkasını atamaz attıramazmış. Biraz utandım ama çok sürmedi. Yağmur başladı Eyvah! Olsun şemsiyem var. Bakınıyorum sağa sola, kimse umursamıyor yağmuru. Kortej hiç istifini bozmadan aynı ahenkle ilerliyor. Birkaç kişi açtı şemsiyesini, giydi yağmurluğunu. “Öndekiler hızlanmadı hala, yağmurluk ta almak lazım” diye içimden geçirip açıyorum şemsiyemi.
Şarkı başladı:
“hür doğdum hür yaşarım, kime ne kime ne.
Köle miyim sana ben, sana ne sana ne.
Sen bak kendi derdine sana ne sana ne.” Bütün kadınlar en güzel koroyu oluşturduk. Etrafımızdan geçen araçlar korna çalıyor, insanlar alkışlıyor, müthiş bir an. Davullar, şarkılar, alkışlarla alana geldik. Görevliler hemen korteji yerleştirdiler. Yemin ediyorum o an ne deseler yapacak gibiyim. Aklıma geliyor 129 kadın, hüzünleniyorum. Gözlerim de doldu, dizlerim titriyor. Görevliler attırıyor, “susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz.” Diriliyorum birden. Basın açıklaması okunuyor. Heyecandan dinleyemiyorum. Kalbim yerinden çıkacak gibi, hala nedir bu heyecan. Açıklama bitti, müzik başladı:
“Bundan böyle duramam ben evde.
Sokağa özgürleşmeye.
Bundan böyle ne bacı ne bayan.
Hayatta olmam ben adam” ne güzel şarkı, kim söylüyor acaba? “Neyse öğrenirim sonra, ezberlerim hepsini” diye geçiriyorum aklımdan. Kadınların çoğu dans ediyor. Bazıları gururla dövizlerini sergileyip fotoğraf çektiriyor. Ben de kadınların yardımıyla dövizimle poz veriyorum ve tanımadığım bir sürü kadınla birçok kareye giriyorum. “Tamam bitti” diyor görevliler, “herkese teşekkür ederiz” ama kimse gitmiyor. Vedalar uzun sürüyor. Ben gideyim en iyisi. Eve kadar yürüyorum. Heyecanım hala sürüyor. Yorgun ama mutluyum, artık yalnız değilim biliyorum.
Ben hala arkalardayım 8 Martlarda; bu 8 Mart sen de gel birlikte haykıralım “susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”
Maalesef bu yılın ilk ayında hem kadın mücadelesine hem de sendikal mücadeleye ömrünü adamış, eğitim emekçisi Özgür Kahraman kız kardeşimizi aniden yitirdik. Mücadeleye kattığı güç ve zarafet, biliyoruz ki yüzlerce ruhta can bulacak. Maalesef biz kadınlar çok geçmeden ani bir kayıpla daha sarsıldık. Kadın mücadelesinde yıllarca omuzdaşlık ettiğimiz, Nahide Doğan kız kız kardeşimizin kaybı da hepimizde büyük bir üzüntü yarattı. Mücadeleye kattıkları inat, umut için sevgi ve saygıyla anacağız her zaman. Işıklar yoldaşınız olsun Kız kardeşlerim.
Ülkenin dört bir yanında grevlerde direnen, 7 Mart’ta Kadın grevine çıkacak ve 8 Mart'ta KORTEJLERİ dolduracak kız kardeşlerimi sevgiyle kucaklıyorum. 8 Mart’larını kutluyorum. YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI!