17 yaşındaki Melek Boğaz, kendi canına kıydı. Bu düzen Meleğimizin hayallerini çaldı.  Onu ölüme sürükleyen her taşı ellerimizle biz döşedik. Simge Kodalak, evli olduğu erkek, İskender Kodalak tarafından öldürüldü. Erkek düzeniniz bir kadını daha katletti.

Sakarya’da 2024’ün son haftası iki kız kardeşimizi daha yitirdik. Yüreklerimize kor düştü. Hepimiz bu soruyu sorduk. Hatta bazı haber ajansları haberine “Sakarya’da neler oluyor?” Başlığını attı.

17 yaşındaki Melek Boğaz, kendi canına kıydı. Bu düzen Meleğimizin hayallerini çaldı.  Onu ölüme sürükleyen her taşı ellerimizle biz döşedik. Simge Kodalak, evli olduğu erkek, İskender Kodalak tarafından öldürüldü. Erkek düzeniniz bir kadını daha katletti.

Umarız Simge için adalet yerini bulsun. Umarım diyorum çünkü erkek adaletinize güvenmiyoruz. Simge’nin katili en ağır cezayı almalıdır. Ailesi bir yandan yas tutarken bir yandan da Simge için adalet arayışına başlıyor. Çünkü onlar da biliyor ki Simge için adalet aramazlarsa onlarca kadın katili gibi Simge’nin katili de ya cezasız kalacak ya da birçok davada gördüğümüz gibi; “katil kravatıyla girdiği mahkeme salonunda en az cezayı almak için” şov yapacak.

Simge’nin davasına sahip çıkmalıyız. Adalet arayışında aileye destek olmalıyız. Bugün bu davaya sahip çıkmazsak Simge için adalet yerini bulmayacağı gibi yarın başka canlar için yanacağız.  İktidarın kadın katillerine uyguladığı cezasızlık politikaları erkeklere cesaret veriyor. Biliyoruz ki bu cezasızlık politikaları sürdükçe, kadın cinayetleri devam edecek. Simge ve Meleğimizin ailelerine başsağlığı diliyorum. Acılarını paylaşıyor, sevenlerine sabırlar diliyorum.

Melek ve Simge’yi öldüren ataerkil düzendir. Kız kardeşlerimizin canına mal olan, erkek egemen düzenin ta kendisidir. Timsah gözyaşlarınızı silin ve gerçekle yüzleşin. Bu düzen değişmedikçe kız kardeşlerimiz katledilmeye devam edecek.

Bugün doğru soruyu sorarak başlayalım? Bir kadın katledildiğinde ne giydiği, nerde olduğu, ne yaptığı soruları yerine bu ülkede “neden kadın cinayetleri oluyor” sorusuyla başlayalım.

2024’te Kadınların %80’ine yakını evlerinde, eşleri ya da akrabaları tarafından öldürüldü. En güvenli dediğimiz evlerimizde “kutsal ailelerimiz” bizi katlediyor.

Kadın cinayetleri politiktir: “Kadınla erkek eşit olamazmış, fıtratımızda yokmuş. Onu giymeseydi, gece dışarı çıkmasaydı, kırıp dizini otursaydı.” Kadın düşmanı bu söylemlerle, kadın cinayetlerini mazur ve münferit göstermeye çalışıyorlar. Bir kadın bir erkek tarafından öldürüldüğün de bunun özel değil politik bir sorun olduğunu artık görmeliyiz. Kadın ne giymiş, niye öyle demiş vb. Soruların peşinden giderek iktidarın algılarımızla oynamasına izin vermemeliyiz. Kadının eşit, özgür yaşam hakkını savunmalıyız.

Sakarya’ da neler oluyor? Sorusunun cevabını hep beraber arayalım.

Bu ülkede kadın katliamı var!

“Kadın cinayetlerini durduracağız platformu’ un” verilerine göre, 2024’ün 11 ayında 375 kadın cinayeti işlendi. 233 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. 2024 kadın cinayetleri ve şüpheli kadın ölümlerinin en yüksek olduğu yıl oldu. Şüpheli ölümlerle birlikte 600’ün üzerinde kadın yaşamdan koparıldı. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa uygulansaydı bu cinayetler önlenebilirdi. Çünkü bu yasalar koruyucu önlemler içeren hükümler ve düzenlemeler barındırıyor.

Kadınlar var olduklarından beri yaşam mücadelesi veriyorlar. Simge ve Melek ilk değildi, maalesef bu düzen değişmedikçe son da olmayacaklar. Kadın -erkek eşit ve özgür yaşarken, Yüzyıllar içinde ataerki (erkek egemen sistem) adım adım kadını yok sayan bir düzen oluşturdu. Böylece, kadınları ve çocukları kendi malı gibi gören toplumlar oluşturuldu. Kadınları ezen bir iktidar, bütün iktidarların varoluş noktası haline geldi. Şimdi geldiğimiz noktada; son yıllarda yaşadığımız kadın katliamlarının artması, tabi ki İktidarın kadın düşmanı politikaları ve eril adalet mekanizmalarının ürünüdür. İktidarın koltuğunu sağlamlaştırmak, gerici anlayışlarını kalıcılaştırmak için kadın ve çocukları koruyan yasaları yok saymalarının sonucudur.

  Kadınlar, yüzyıllardır var olma savaşı veriyor, kadınları yok sayan, ezen, öldüren tüm iktidarlar son bulmuştur. Fakat biz kadınlar hep vardık, varız, var olacağız!

  Canım ülkem, her gün en az üç kadının katledildiği bir ülke haline geldi. Adli verilere yansıyan kadarıyla biliyoruz ki! 2024 yılında Sakarya’da 12 kadın cinayeti yaşandı. Bu ülkede her yer suç mahalli her yer kadın mezarlığı haline geldi. Fakat Sakarya’da bir kadın için nefes almak dahi imkânsız hale geliyor. Ben Sakaryalıyım, tüm ömrüm burada geçti. Güzel şehrimin gittikçe gericiliğe teslim oluşuna şahit oldum. Sanırım kimse bu korkunç noktaya geleceğimizi düşünmüyordu. Özgürce yürüdüğüm sokaklarda, şimdi arkama bakarak tedirginlikle yürüyorum. Eşit ve özgür hissettiğim okulların yok oluşunu izliyorum. Mahalle aralarında kurulan sofralardan gelen şen kahkahalar yerine tüllerin arasından bakan ürkek başlara tanık oluyorum. Birbirinin derdine koşan komşular yerine birbirine ve kendine yabancılaşan insanlara tanık oluyorum. Birbirine sevgi ve saygı ile yaklaşan çiftler yerine şiddet dolu evlere tanık oluyorum. Güzel ahlakın saygı gördüğü bir toplumdan işini yürüten bir topluma dönüşmemizi hayretle izliyorum. Birbirinin örfü, adeti, dili, dini, yaşam biçimine saygı gösteren insanlar yerine ötekileştiren, yakıp, yıkan insanlığa tanık oluyorum.

Bu karanlığa teslim olmamalıyız. Sakaryalı gericiliğe teslim olmamalı. Değişime kendimizden başlayıp daha iyisi için mücadele etmeliyiz.

Kız kardeşlerime sesleniyorum. Birbirimizden başka çaremiz yok. Yan yana, omuz omuza kenetlenip, yılmadan mücadeleye devam etmeliyiz.

Ya hep beraber ya hiçbirimiz!