Yeni eğitim ve öğretim yılı başlayalı henüz 3 ay oldu.
Bu kadar kısa süre içinde iki öğretmen, okullarında öğrenci velilerinin saldırısına maruz kaldı.
Ve saldırıya uğrayan bu öğretmenlere ne milli eğitim yetkilileri, ne de sendikalar sahip çıktı.
Yalnız kaldıklarını gören iki öğretmen de, başlarına ne geleceğinden emin olamadıkları için şikayetçi bile olamadı. Biri yaşananları sineye çekmek zorunda kalıp görevine devam etti, diğeri ise emekliliğini istedi.
Sözünü ettiğimiz olayları hatırlayalım…
İlki daha okulların açıldığı günlerde yaşandı. Yenikent’te (Karaman) bir ilkokulda servis görevlisinin son derste henüz ders bitmeden sınıfa girerek sınıftan aldığı öğrenciyi yanlış servise bindirmesi nedeniyle çocuk eve gelmeyince telaşlanan ev halkı, okulu basarak okul müdür yardımcısını tartaklamıştı.
Darp raporu da alan öğretmenin başına gelenlerle ilgili tüm yetkililer sessiz kalmıştı. Üye olduğu sendika ise sözüm ona öğretmeni daha büyük sıkıntılardan korumak için olayı gizleme gayretine girdi. Servis görevlilerine bir yaptırım uygulanmadı, olayla ilgili bir soruşturma açılmadı. Öğretmen yediği dayakla kaldı.
Olayı medyayazar.com’dan başka yazan olmadı. Eğitim Dünyası’ndan köşesini hazırlayan arkadaşımız konuya ilişkin yazısında şu notu düşmüştü:
“Eğer bu olay küçümsenir, görmezden gelinir ve üstü kapatılırsa, yakın zamanda başka “öğretmene şiddet” olaylarını konuşuyor olacağımız ortadadır.
Ve dediği gibi oldu.
24 Kasım Öğretmenler Günü’nün kutlandığı haftada ikinci şiddet olayını yaşadık.
Daha çok yeni, okurlarımız çok iyi hatırlayacaktır.
Olay şu…
Okul bahçesinde sabah töreni öncesinde kendi aralarında tartışan ya da kavga eden küçük öğrencilerden birinin annesi, kendi çocuğunu korumak için diğerlerine çıkışınca sınıf öğretmeni ‘Lütfen siz karışmayın, ben buradayım’ diye uyarıda bulunmuş, tören sonrasında sınıfa gittiğinde aynı veliyi, aynı şekilde öğrencilere çıkışırken görünce kendisini dışarıya davet etmişti.
Veli bunun üzerine kocasını arayıp, sınıftan kovulduğunu söyleyince eşi iki kişiyi daha yanına alıp, sınıfta öğretmeni itip kakmıştı.
Normalde tepki gösterip, kenti ayağa kaldırması gerekenler bir önceki olayda olduğu gibi kulaklarının üzerine yatmayı yeğlediler.
Aslında bu tavırlarıyla hiç şaşırtmadılar.
Okul müdürü tutanak bile tutmayı aklına getirmedi.
Milli Eğitim yine görmezden, duymazdan geldi.
Sendikalar, öğretmen ve ailesi bu olayın duyulmasını istemiyor bahanesiyle ağızlarına bant çekti.
Darp edilen, öğrencileri önünde aciz duruma düşen öğretmen emekliliğini istedi.
Yıl ortasında olmayan şey oldu ve öğretmenin talebi kabul gördü.
Bu durum öğretmene yapılan iyilik olarak pazarlandı.
Durum bu…
Peki, kim kazandı?
Bu sorunun yanıtı çok net…
Kazanan, üç kişi okul basıp sınıfta öğretmeni darp eden eşkıyalar oldu.
Kaybeden ise eğitim camiası...
Olayın özeti, Eğitim Dünyası’ndan köşesini hazırlayan arkadaşımızın, ilk olayla ilgili yazısında düştüğü notta yazılı…
O olay küçümsenip, görmezden gelindi ve üstü kapatıldığı için bu son olay yaşandı.
Gözlerini kapayıp, başını kuma gömenler yüzünden yarın yenilerini yaşayacağımız gibi…
Milli Eğitim yetkililerinin, bu olayın üzerine ‘spor olsun’ diye gitmediğimizi anlaması ve mesajı doğru algılamaları dileğiyle…