Kocaman ela gözleri anlatıyordu her şeyi… Çok korkmuştu… Karakolun bahçesinde bir bankta… Oraya gökyüzünden indirilmiş başka bir hayatın insanıydı. O saatte o bahçede en olmayacak biri gibiydi. Korkarak bakıyordu etrafa. Kendine sorduğu soruyu gözleriyle yanından geçenlere de soruyordu:

Ne işim var benim burada?

Ama can havliyle atmıştı evden dışarı kendini. Telefondaki annesi canhıraş bağırıyordu:

Polise sığın, karakola git!

O kadın, o aile, o semt böyle bir sahneye tanık değildiler daha önce. Olmuştu işte... Güçlü kalın duvarlı, bir evde büyümüştü halbuki; gürültüsü bol, sükuneti fazla, huzuru yerinde bir evde… Şimdi ise beyazlarla çıktığı evden beyazlarla teslim edileceği zamana gelmişti. Bu gece onun vücudunu bir kurt gibi kemirecek, yıllar sonra ona bir lezyon olarak geri dönecekti.

***

Çok uzun boylu bir kadın oturdu karşıma. Mavi çizgili bir takım vardı üstünde. Ne kadar heybetli bir kadın dedim içimden. Bileklerine baktım. Çok kalındı. Ve saatinin yanında sarı bir zincir vardı. Gözlerim bileklerine takıldı nedense. Ellerine baktım; yumruk yapsa dağı devirirdi bu kadın. Bir insanın bu dağ gibi kadına bırakın tokat atmayı laf söylemesi için bile büyük bir cesarete ihtiyacı vardı. Anlattığı şeyleri anlamlandıramıyordum zihnimde. Bindiği servis arabası kurşunlanmıştı. Şiddet görmüştü hem de uğruna ailesini terk ettiği, bütün geçmişini feda ettiği adam tarafından. Sevmişti… Çok sevmişti. Ve ölesiye sevildiği adam tarafından gerçekten ölümüne sevilmişti; ölümüne ölerek hem de…

Gözleri çok güzeldi. İlk önce gözleri ağlamaya başladı sonra yüreği…” Yaşadıklarım yüzünden bebeğimi düşürdüm!” dedi. “Benim son şansımdı. Belki bir daha bebek sahibi olamayacağım. Benim son şansımdı. Bir gece yarısı evi terk ettim; çünkü beni evden kovdu. Beni dövmeye başladı. Bebeğimi düşürdüm. Çok hakaret etti bana. Olsun ben babasız da bebeğimi büyütürdüm. Benim son şansımdı.”

Bileklerine baktım tekrar, ne kadar güçlüydüler. Bir devin içinde küçücük bir kız çocuğu yaşıyor gibiydi. Gözyaşlarını sildim gözyaşlarımla.

Yalnız değilsin, dedim.

Biz buradayız.

***

Uzun siyah saçlarıyla koltuğa ilişti. İncecik bir beden ama kararlı, inatçı kahverengi gözler… Sizi basın açıklamasında gördüm, dedi. Ben de yardım etmek istiyorum. Şiddet gören kadınlara yardım etmek istiyorum, dedi.

“12 yıl kocamdan şiddet gördüm. Ayrıldım, iki kızımla hayatımı kurdum yeniden. Biliyorum bu şehirde çok çığlık var. Onları duymak, yalnız değilsin demek istiyorum. Ben çok çığlık attım. O yalnızlığın nasıl bir şey olduğunu biliyorum. Yardım etmek istiyorum.

Bir gün işten eve geldim. O, yüzüme tokat attı. İzlediği bir videodaki kadın olduğumu iddia etti. Ben orospuluk yapıyormuşum, o kadın da benmişim!”

Bunu söylerken yüzündeki dehşete tanık olmak istemezdiniz. Belli ki bir zamanlar kendinden şüphe etmiş o da. Ve o dehşet o şüphenin eseriydi.

“ Hasta ruhlu adam kızlarımı da hasta edeceği için çok korktum. Kızlarım onun yanında güvende değillerdi. Çığlık atıldı, duydunuz mu? Ben o çığlığa yardım etmek istiyorum. Çığlık… Çığlık içimde mi acaba? Ben içimdeki çığlığa yardım etmek istiyorum…

***

“Yolun ortasında konuşulmaz hocam, biliyorum ama çok çaresizim.! “

Kaç yaşında olduğu yüzünden belli olmayan bu kız çocuğunu dikkatle dinliyordu. Gözleri… Çok güzeldi gözleri.

“Ben köyde yaşıyorum. Erkek arkadaşım beni tehdit ediyor. Burası küçük bir yer. Benimle yatmazsan seni köye rezil ederim. Evin dışına adım atamazsın. Zaten evin içinde de baban seni öldürür.”

“Liseyi bitirdim hocam. Canıma tak etti. İstediği her an bana tecavüz etmesinden çok yoruldum artık. İntihar etmeyi düşündüm. İntihar edersem daha az utanç olur mu sizce?

Ben ölürsem o da susar mı?

Ben intihar edersem benim hatıralarıma mı tecavüz edecek her gece?

Bir insan bu kadar kötülüğü nasıl saklıyor içinde?”

***

Hepsini dinlerken nasıl kahroluyor insan!

Ama onlar yaşarken nefes bile alamıyorlar.

Bugün sokağa çıktığınızda yanınızdan geçen her bir kadınla göz göze gelmeye utanmamak için bir vicdanınız olup olmadığını sorgulayın lütfen.

Bu kadınlar o kadınlar çünkü…

Ve önlerinde saygıyla eğilin. Çünkü sizin bütün itibarsız davranışlarınıza, sesiz kalmanıza rağmen sizinle hala aynı dünyada nefes almaya devam ediyorlar.

Bir gün… Bütün bu ezilmişlikler, yok sayılmalar, eziyetler, işkenceler, tokatlar sizin suratınızda patlayacak.

O gün geldiğinde o kutsal saydığınız kadın annenizin eteklerine sığınmak isteyeceksiniz. Sizi saklayacak ne bir anne ne de bir etek kalacak yeryüzünde.

Başka bir dünya olsa el ele verip güzel bir yurt yapmak için gitmek isterdik emin olun. Öyle bir dünyayı kurabiliriz burada da. Başka bir dünya mümkün…

Ve biz kadınlar bunu mümkün kılacağız.

Yalnız değilsin…

Yardım etmek istiyorum…

Korkma, ben buradayım…

Sakın ölme… Yaşanacak güzel günler çok yakında…