Yeni yargı reformu strateji şeyi ile “haber ve eleştirinin suç oluşturmayacağı” düzenlemesi ekleniyor.
Ne mutlu bize değil mi.
Düşünce açıklaması da suç değil zaten. Anayasada yazıyor açın okuyun.
Ama siz buna karşı çıkıyor ve “hayır düşünen ve düşüncesini ifade eden insanlar tutuklu” diyorsanız var sizde bir iş.
Çok sayın Reis Başkan ve hökümet “terörist bunlar” demekle haklı yani o zaman.
Düşünce açıklaması suç değil işte, niye inanmıyorsunuz?
Valla pes yani. Adamlar dünya yuvarlak dese ona bile inanmayacaksınız!
Yuvarlak işte.
Üstelik bir de kendi ekseni etrafında dönüyor yani.
Sürekli dönmesine rağmen siz bunu hissetmiyorsunuz diye inanmıyorsunuz.
Siz hissetmiyorsunuz diye dünya dönmüyor mu yani!
Siz hissetmiyor olsanız da bu ülkede düşünce ve ifade hürriyeti var.
Anlayın diye böyle örneklerle şeyediyorum.
Arşimet mesela, “buldum buldum" diye çırılçıplak sudan çıkıp koşmuş.
Niye? Çünkü suyun kaldırma kuvvetini bulmuş.
Şimdi çok saygı değer höküğmetimiz ‘Yargı Reformu Strateji Paketi’ni bulmuş elinde sallıyor.
Sallamasın mı!
Sevinin bence. Hiç kolay değil bu işler, tutup elinde sallamak.
Tabi öyle.
Mesela cezası infaz edilenler, beraat edip hiçbir şekilde suçlu bulunmayanlar veya hakkında dava bile açılmayan masum kişiler artık suçlu muamelesi görmeyecekmiş.
Nasıl ama göz yaşartıcı düzenlemeler değil mi!
Hadi ellerimiz sızlayıncaya kadar alkışlayalım hep beraber.
Bence alkışlayın yani!
Eğer alkışlamıyorsanız kendinizi bi gözden geçirin derim ona göre.
Neyse.
Bakın benim de önerilerim var.
Burası çok önemli.
Ateş yakar, su insanı boğar.
Var mı kanunlarımızda böyle bir madde.
Yok. Niye yok?
Fırsat bu fırsat. Hemen hüküm altına alınsın.
Ben kanunlarda böyle bir hükme rastlamadım.
Her yaz yüzlerce insan boğuluyor denizde derede.
Kanunlarımızda böyle bir hüküm olsa hiç boğulur muydu bu kadar insan!
Yazıktır.
Ateşin yaktığı da hiçbir kanunda yazmıyor.
Olacak şey mi yani!
Daha önce yapıldı mesela. Anayasaya yazdılar hem de.
Dediler ki, “yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ‘ve tarafsız’ mahkemelerce kullanılır.”
O günden beri mesela hakimlerimiz tarafsızca karar veriyor.
2017 yılında yazıldı bu tarafsızlık şeyi.
O günden beri yargımız en parlak devrini yaşıyor zaten.
Ah bi okusanız Anayasamızda neler neler yazıyor.
Mesela “Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.”
Okuyup okuyup kendi kendime alkışlıyorum bazen.
İnanın gözlerim yaşarıyor.
Bitmedi. Biter mi hiç.
Mesela yine yazmış adamlar Anayasaya, “suç ve cezalar geçmişe yürütülemez, suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz”.
Yaa işte bak nasıl adaletli(!) bir devletiz biz!!
Böyle reform mu olur diyen hainler okuyun, okuyun da utanın.
Bakın biz öle bir devletiz ki Anayasaya yazmışız herkes şey etsin okusun diye; “Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz, kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz.”
Ya şöyle bir düşünün ya bunlar yazmasaydı diye.
Mahkemeler bağımsız ve tarafsızdır diye yazmasaydı eğer o hakimler ne karar vereyim diye talimat bekler ve emir komuta zinciri gibi çalışırdı, düşünmüyor musunuz hiç!
Bakın dikkat ederseniz sürekli “düşünün” diyorum.
Şu düşünce hürriyetine bakın, bakın da anlayın idrak edin!..
Ya “kimseye ayrımcılık yapılamaz” diye bir hüküm olmasaydı, yargıda borsalar kurulur, gelinler damatlar bakan, oğullar imtiyaz sahibi olur, parası olanın düdüğü öter, adam kayırmalar ihaleler alır başını giderdi.
Aklınızı başınıza alın da düşünün ve bu düşüncelerinizi ifade edin artık.
Ama siz neyi düşüneceğinizi ve ifade edeceğinizi bile bilmiyorsanız ben ne yapayım!
Yahu sizin serbestçe içinizden düşünmeniz bile koruma altına alınmış be nankörler!
Bakın inanmıyorsanız açın okuyun Anayasa m.25: “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.”
Daha ne yapsın bu adamlar!
Hele bir düşünün ya düşünün!..
Ya böyle bir hüküm olmasa düşünce ve fikri takip polisleri peşinizi bırakır mıydı sanıyorsunuz?
Oysa bu maddeler sayesinde özgürce düşünüyorsunuz, yazıyorsunuz, eleştiriyorsunuz, kimse ne yazdın ne söyledin diye peşinizden koşup yakalayıp sizi içeri tıkıyor mu!
Yapmayın artık azıcık sevin sevinin!
Birkaç laf da şu sürekli yalan yazan azgın azınlıktan ibaret basına etmek isterim.
Bakın açın siz de okuyun Anayasa m.28; “Basın hürdür, sansür edilemez”.
Kızardı mı yüzünüz şimdi.
Okumuyorsunuz öööyle yazıp çiziyorsunuz!
Ondan sonra vay efendim tutuklandım. Tutuklanırsın tabi.
Yazmış adamlar kardeşim.
Nerde sansür hani yasaklar.
İşiniz gücünüz fitne fesat.
Şöle bir itaat edip rahatlasanız o kadar güzel olacak ki.
Her şey çok güzel olacak diyordunuz ya hani, işte tam da ondan.
Öyle bişey yani.
Her şey çok güzelim olacak.
Eskidendi o yasaklar cezalar.
Tabi eskidendi.
Bakın ne demiş eskiden şair Eşref;
“Vakt-i, istibdatta söz söylemek memnu idi;
Ağlatırdı ağzını açsan hükümet ananı!
Devr-i hürriyetteyiz şimdi, değişti kaide.
Söyletirler evvela, sonra kovalayıp tıkarlar içeri! ( vakti istibdat- baskıcı dönem, memnu: yasak)
Şiirin bu son cümlesini ben kendim(!) sansürledim mesela, size örnek olsun diye :)
Tabiki düşünün yazın ama kendinizi sansürlemeyi de bilin kardeşim.
Düşünün. Ama sonra ne düşündüğünüzü de düşünün!
Ya da ne bileyim içeri girip kara kara düşünün.
Gördüğünüz üzere düşüncenin her şeklinde özgürsünüz!..
Ya işte biz bu yargı paketi strateji şeyini boşuna alkışlamıyoruz.
Siz de alkışlayın!...