Çoğunuz bilmez ama Marmara bir zamanlar tertemiz bir denizdi. Hatta dünyanın en verimli, sağlıklı ve temiz iç denizi olduğu söyleniyordu. Karadenizin laciverdi ile akdeniz koyu mavisi arasında, gündüz güneş ışıklarının üstünde dans ettiği kıpır kıpır, pırıl pırıl bir su, geceleri ayın şavkı vurduğunda yakamozların senfonisi...
Yakamoz dediğimiz ışığı yansıtma özelliği olan mikroskobik deniz canlıları. Bitkiler aleminin en minik üyelerinden. Boğazın her an renginin değişmesine, grilerden lacivertlere, uçuk mavilerden türkuvaza uzanan, bakmaya doyamadığımız görüntüler oluşmasına neden olan da onlar, bugün denizi kaplamakta olan müsilaja - ya da balıkçıların deyimiyle salyaya da...
İklim değişikliğinin bir rolü de olabilir ama bu felakete yol açan denizin kirletilmesi - yani birebir insan marifeti! O kadar da eski değil, hani zorlasak yanlış kararları önerenleri, dürüst bilim insanlarının uyarılarına kulak asmayıp o kararlara imza atanları bir bir tesbit edebiliriz!
Tehlike yeni değil, 1970'lerde başlamış. Kirliliği önlemek için Marmara'ya akan kanalizasyon ve yağmur sularının arıtılması gerektiği o zamanlarda belirlenmiş. Sonra sivri zekalar "geçici çözüm" üretmişler: Kanalizasyonun denizin derininden salınmasından ibaret olan bu çözüme "ön arıtma" adı konulmuş. Atık suların on santim aralıklı parmaklıktan geçirilerek büyük parçaların engellenmesi nasıl "arıtma" oluyorsa!
Önce Istanbul, ardından Marmara'ya kıyısı olan diğer illerin "ön arıtma!" uygulamalarıyla son kırk yılda bu hale geldi Marmara... Güzelim denizimiz toksik planktonların, zararlı mikropların, salgın yapıcı bakterilerin yaşam alanı haline geldi. Midyesi zehirli, balığı yenmez oldu. Yakında kıyısında yaşamak da mümkün olmayabilir!
"Ön arıtma" projesinin uygulamacılarından dönemin ISKI başkanı "...büyük bir proje bu, mikroskobik canlıların ne önemi var," demiş. "Mikroskobik canlıların" neler yapabildiği konusunda kuşkusu olan kaldı mı ki!
Doğa çeşitliliği, küçük büyük canlıları ile bir bütün ve çok güçlü. Gücü yanınızda, güzelliği gönlünüzde olsun.
İyi haftalar,