İklim krizinin olumsuz etkilerinden bolcana söz ediyoruz. Tek etkisi "felaketler" değil tabii ki... Havaların alışılmışın dışında gidişatı bitkileri şaşırtıyor, farklı durumlarla karşılaşıyoruz. Erkenci domatesler kızardı mı, bir hafta sonra diğer çeşitler kızarmaya başlar, ardından daha nazlılar sırayla hasata gelirdi. İki üç hafta içinde tüm domatesler kızarmış olurdu. Bu yıl kimisi daha "çiçek" aşamasında, kimi henüz yeşil meyvelerini büyütmekte meşgul, kimi yeni yeni renk alıyor. Bu arada erkenciler olgunlaştı tohum alma zamanı geldi...
Yenebilir durumdayken tohumları da olgunlaşmış olur domateslerin. Dolayısıyla bu aralar bizde çoban salatası her gün farklı bir domatesten! Şeker gibi salkım, Jade'nin efsane pembesi, kırmızı, sarı, siyah ve pembe kiraz domatesler... Tohumlar kurumaya, çekirdekleri özenle ayıklanmış domatesler salataya!
Tohum alma zamanı diyoruz ya, pek çok kişi tohum alma derdine düşmüş durumda bu aralar. Güzel güzel olmasına da öyle ciddi hatalar yapılıyor ki... Biri "iki dönüm tarlama on çeşit atalık domates diktim. Tohumlarını alıyorum, isteyene veririm," demiş! On yerli çeşidi mahvettiğinin farkında değil. Kardeş bu domatesler birbirini dölledi, onlardan alacağın tohumdan ne çıkacağı belli değil. Tohum alacaksan o çeşidi koruman gerek, yani yakınında başka çeşit domates olmamalı.
Hava sıcaklığının artması dışardan döllenme oranını arttırıyor. Elimizden geldiğince çeşitlerimizi korumaya, düzgün tohum almaya çalışmamıza rağmen bizde de sürprizler olabilmekte. Kimisi hoş: pembe bir salkım domates gibi... Tohumu karıştırmadan tekrar ekmeye çalışıyoruz, yıllar geçecek ve belki de yeni bir çeşide dönüşecek...
Bu zamanlar fena halde umut (pembe salkım domates) ve endişe (ya hava dönerse, dolu yağarsa, domatesler olamazsa) zamanları.
Akbelen, Dikmece, direnen tüm orman köyleri umut... Umudu dayanışma ile çoğaltalım.