AFAD'ın şiddetini 6.6, Kandilli Rasathanesi'nin 6.9, yurtdışındaki kurumların ise 7.0 olarak açıkladığı deprem, zihinleri yeniden bulandırmaya yetti de arttı bile.
Bu karmaşada, en önemli yaklaşım "Depremde yoksullar ölür, zenginlere bir şey olmaz" ifadesinde kendini buldu. Bu söz, bana değil Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Övgün Ahmet Ercan'a ait.
Prof. Ercan kimdir ?
Bilim insanı, jeofizik yüksek mühendisi, Türk Dili araştırmacısı olan Ercan, 2011 yılından bu yana İTÜ Jeofizik ile Maltepe Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümleri öğretim üyesi.
Anlayacağınız, bu konuda en uzman isimlerden biri. Fay hatları ve ülkemizin depremselliği konusundaki öngörüleri konusunda isabetli yaklaşımlara sahip.
Bu bilim insanı, depremde can kaybının bile sınıfsal bir temeli olduğuna işaret ediyor kü, bana göre yüzde yüz haklıdır.
İzmir depremi yıllar sonra kanımızı dondurdu. Ama, Prof. Ercan'ın da ifade ettiği gerçek, düzen siyaseti ve o siyasetin gücünü elinde tutanların meselelere şaşı bakışını bir kez daha gösterdi.
İzmir’de yaşanan depreme ilişkin Fox Tv Ana Haber bülteninde konuşan Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, “Bir ülkede deprem sorununun çözülmesi için o ülkenin ekonomisinin düzelmesi gerekiyor. Yani yoksulluk ne kadar fazlaysa deprem o kadar yakındır. Depremde zaten yoksullar ölür, zenginler ölmez” dedi.
Bu dediği gerçek ve bugüne kadar gerçekleri gizleme gayreti içinde olanların suratında patlayan bir tokat gibiydi.
Önemli olan ise sevgili hocamızın söylediği bu sözlerin halk tarafından yeterince anlaşılmasıdır.
Ercan'ın şu sözlerinin altına imzamı tereddütsüz atarım. Diyor ki;
" Hiçbir ünlünün, hiçbir zenginin enkaz altından çıkarıldığını duymadınız, duymayacaksınız, çünkü binalarının yapımında paradan kaçınılmamıştır. Deprem yoksulun sorunudur. Bir ülkede yoksulluğu yenmedikçe depremin adı ölüm olur. İnsanlar istedikleri için kötü ev yapmıyorlar, yer inceleme çalışmalarına, inşaat-mimari projelerine para ödemeleri gerekiyor. Depremin kaderi yoksulluktur. Bir ülkede ekonomi ne kadar bozuksa deprem o kadar öldürücü olur.”
Yine ve yeniden düşünmenin tam zamanıdır. Daha fazla "Yoksulluğun gözü kör olmasına demeden.
Çünkü kör olan sadece gözler değil, duyarlılık ve yaşam hakkının da körel(til)diği unutulmamalıdır.