Damat Bakan Yeni Ekonomik Programı (YEP) açıkladı. Bu program, sermayeye yeni kaynaklar yaratmayı öncelikli hedef olarak kabul etmiş. Buna karşın, tüm emekçiler ve emeklilere ise daha fazla yoksulluğu uygun görmüş.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, "Vergi politikasında her zaman gözettiğimiz hassas dengeyi korumaya devam edeceğiz" diyerek başladığı açıklamalarında, aslında ‘her zaman olduğu gibi yükü, emekçilerin sırtına yüklemeye devam edeceğiz’ demek istiyordu.
Albayrak, "Ağustos ayında yaşadığımız finansal spekülatif sürecin hemen ardından devreye aldığımız politikalarla piyasalardaki sıkıntılı ve panik ortamını ortadan kaldırdık’’ derken, tercihlerinin toplumun hangi kesimini diri tutmak olduğunu da anlatıyordu.
Orta ve uzun vadeli stratejilerinin piyasalara verdiği güveni, yapısal reformlarla daha da ileriye taşımak istediklerini de vurgulayan damat bakan, bu süreçte emeğiyle geçinenlere ve dar gelirlilere kesilecek faturayı ‘’Önemini vurguladığımız ekonomik dönüşüm, bu amaçlar doğrultusunda ele alınan vergi sistemini olmazsa olmaz kılıyor. Tabana yayılmış daha adaletli bir vergi sistemini en kısa zamanda hayata geçirmeyi arzuluyoruz" sözleriyle net olarak ifade ediyordu.
Yapılan açıklamalara bakıldığında,
31 Mart yerel seçimlerinde sandıkların kapatılmasının ardından önce TÜSİAD ardından TOBB açıklama yaparak işaret ettikleri “yapısal reformlar”ın Damat Bakanı tarafından bir kez daha teyit edildiği görülecektir. Yani, özcesi, damat bakan, sermaye örgütleriyle birlikte hazırladıklarını söylediği “Yapısal Dönüşüm Adımları”nı açıkladı.
Bu sözde “reform” paketinde, Bireysel Emeklilik Sigortası (BES) ve kıdem tazminatı yeniden yapılandırılması, kıdem tazminatı reformunun gerçekleştirilmesi ve kıdem tazminatı fonu ile BES’in birbirine entegre edilmesi var.
Bunların neresi reform, hiç de adil değil, çünkü birebir sermayenin talepleri…
Peki, çalışanların örgütleri YEP hakkında ne düşünüyor ?
Bu sözde “reform” paketi konusundaki düşüncelerini kişisel Twitter hesabından yaptığı paylaşımda gösteren DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Yapısal reformlar adı altında işçi sınıfının haklarını geriletecek, kıdem tazminatına göz koyacak, güvencesiz çalışmayı yaygınlaştıracak, halkın ekmeğini küçültecek, adaletsizliği büyütecek, ‘yüzde 99’a karşı yüzde 1’i’ kurtarmaya yönelik hiçbir adıma izin vermeyeceğiz” dedi.
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay ise “kıdem tazminatının bu şeklinden memnun olduklarını belirtirken, sadece kıdem tazminatını alamayanlar için bir düzenleme yapılırsa ona katkı sağlayacaklarını, genelde ise kıdem tazminatıyla ilgili bir değişikliğe gerek olmadığını söylüyor.
Her iki konfederasyon başkanının söyledikleri, kendi pencerelerinden bakınca on derece doğru. Ama, üyelerinin bir bölümünün oy verdiği iktidardaki siyasi partinin bu düzenlemelerle yapmak istedikleri, kendi doğrularıyla taban tabana zıt. Hal böyle olunca, genelde muhafazakar ve milliyetçi kültürün hakim olduğu işçi sınıfında yaşanan büyük hayal kırıklıklarının nasıl giderileceğine ilişkin kimsenin net bir düşüncesi oluşamıyor.
-Asgari ücret başta olmak üzere tüm ücretlerin arttırılması,
-Toplu işten çıkarmaların yasaklanması, kamu istihdamının artırılması;
-Özellik elektrik, su, ulaşım gibi temel kamusal hizmetlere zam yapılamaması,
-İşçi alacaklarının öncelikli hale getirilmesi.
‘’Kıdem tazminatı işçilerin son kalesi. O yüzden bize sormadan hiç bir şey yapamazlar” diye üst perdeden konuşanlar, artık günü gelmiştir, gereği neyse yapılmalıdır, değil mi ?