“Eğitim Enternasyonali” Öğretmenlik Mesleğinin temel ilkelerinin belirlendiği evrensel bir metindir. Bu bildirgede, öğretmenin iş güvenceli olarak çalıştırılması, öğretmenin özlük haklarıyla değil, çocuğun/bireyin eğitim hakkı ile ilişkilendirilmiştir.
Bildirgeye göre; İş güvencesi olmayan öğretmen, işini kaybetme korkusu ile kendisini işe alan otoriteye (belediye, hükümet, patron vb.) yaranmak üzere yanlı eğitim verecek, evrensel değerlere uygun, bilimsel eğitim veremeyecektir. Bu da çocuğun/bireyin “Eğitim Hakkının” engellenmesi anlamına gelmektedir.
Bu nedenle, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 170 ülkenin imzasını taşıyan “Eğitim Enternasyonali Bildirgesi” öğretmenlerin mutlaka güvenceli olarak çalıştırılması gerektiğini, öğretmenin mesleğini icra ederken işini kaybetme korkusu yaşamadan, evrensel değerlere uygun, bilimsel eğitim verebileceği asgari koşullara sahip olması gerektiğini savunur.
Türkiye'de ataması yapılmamış 400 bin öğretmen olduğundan söz edilirken Milli Eğitim Bakanlığı resmi olarak açıkladığı 117 bin öğretmen açığını “Ücretli Öğretmenlerle” kapatmaktadır. Son yıllarda öğretmenlerin az çalıştığı, yaz tatillerinin uzun olduğu, hak etmediği kadar yüksek maaş aldıklarını ima eden açıklamalara sıkça rastlanırken, anayasadaki ve iş kanunundaki açık hükümlere rağmen, asgari ücretin altında maaşlarla kadrosuz, güvencesiz çalıştırılan “Ücretli Öğretmenlik” garabeti kimsenin dikkatini çekmemektedir.
Ücretli öğretmenler, hükümetin kadrolu atama yapmadığı alanlarda, sosyal güvenlik mevzuatında pek de yeri olmayan bir statüde çalıştırdığı kadrosuz, güvencesiz "Kısmi zamanlı" işçilerdir...
Ücretli Öğretmenlik (Ders Ücreti Karşılığı Görevlendirme): MEB'in çeşitli nedenlerle öğretmen açığı bulunan Devlet Okulları ve Kurumların da öğretmen açığını kapatmak için uyguladığı bir yöntemdir.
MEB'e göre Ücretli Öğretmenlik; “Çeşitli nedenlerle öğretmen ihtiyacının karşılanamadığı veya öğretmen ihtiyacı karşılanmakla birlikte, öğretmenin izin, rapor ve geçici görevlendirme gibi değişik nedenlerle ders görevlerini yerine getiremediği durumlarda eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülebilmesi ve öğrencilerin derslerinin boş geçmemesi için öğretim üyelerine veya diğer memurlara veyahut (Yüksek öğrenimli olmak koşuluyla) açıktan atanacaklara ücret ile ek ders görevi verilmesi” şeklinde tanımlamaktadır.
Okullar öğretmen ihtiyaçlarını İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine bildirirler. İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri de bu ihtiyaç karşısında öğretmenlik yapmak isteyen kişilere (ders saati üzerinden) bir sözleşme karşılığı görev verir. Bu bir öğretmen atama şekli değil, tamamen MEB’in devlet kaynaklarını daha az kullanarak öğretmen açığını kapatmaya yönelik bir uygulamasıdır. Kadrolu öğretmenlere nazaran devlet kaynakları 4-5 kat daha az kullanıldığından dolayı, devlet açık kadrolara öğretmen atamak yerine bu uygulamayı tercih etmektedir.
Ücretli öğretmenin dersler dışında yürüttüğü hiç bir çalışma mesai olarak sayılmaz. Ücretli Öğretmenlerin maaşları, asgari ücretin altında olduğu için sosyal güvenlik primleri de "kısmi zamanlı" olarak ödenir. "Kısmi zamanlı" şu demektir; ücretli öğretmen günde 6 saatten ayda 120 saat derse girer ancak, sosyal güvencesi 120/7.5=16 gün olarak ödenir. Ücretli Öğretmen bir ay çalışır ama 16 gün çalışmış sayılır.
Ücretli Öğretmenler çoğu ay asgari ücretten düşük maaş alırlar. 2018 yılında en fazla girebileceği 30 saatlik derse giren bekar bir ücretli öğretmen 1585,35 TL maaş alırken evli ve iki çocuklu ücretli öğretmen ancak 1661,35 TL maaş alabilmektedir. Bu maaşlar haftalık 30 saat ders üzerinden hesaplanmış olmakla birlikte, ücretli öğretmenler büyük ölçüde haftalık 20-24 saat aralığında derse girdiğinden çoğu bu rakamlardan daha düşük maaşla yetinmek zorundadır.
Ücretli Öğretmenler haftada en fazla 30 saat derse girebilirler. (Sınıf öğretmenleri dışındaki branş öğretmenleri 30 saat derse girebilme şansına çoğu zaman sahip olmazlar)
SGK Primleri 16 gün üzerinden yatırılır. Kalan günleri tamamlamak isterse cebinden ödemesi gerekir. (kaldı ki 16 gün de haftalık 30 saatlik maksimum ders üzerinden hesaplanmaktadır, aslında en yaygın olarak yatan prim gün sayısı aylık 10 gün civarındadır. Zira ücretli öğretmenler büyük ölçüde haftalık 20-24 saat aralığında derse girmektedirler.)
Resmi tatiller, kar tatili vb doğal afetler sebebiyle eğitim öğretime ara verildiği günler için ek ders ücreti alamazlar. Fiili girilen ders saati ne kadarsa o kadar ücret alırlar.
Yaz Tatili başladığında sözleşme bitmiş olur yani işsiz kalmış olurlar. Yeni dönemde tüm başvuru ve sözleşme işlemlerini en baştan yapmak zorundadırlar. Geçen dönem görev almış olmaları bu dönemde görevlendirileceği anlamına gelmemektedir. Görevlendirilse dahi aynı okulda aynı öğrencilerle çalışacağının garantisi yoktur. (Özellikle ilkokul ve Özel eğitim gibi aynı öğretmenle eğitimin tamamlaması gereken alanlardaki öğretmen değişiklikleri çocuğun eğitim hakkını olumsuz yönde etkilemektedir.)
Çoğu zaman iktidara yakın çevrelerden bir referans (torpil) bulmak zorunda kalarak görev alabilen ücretli öğretmenlerin hiçbir iş güvencesi yoktur. Okul ya da ilçe yöneticilerinin tek bir lafıyla işsiz kalabilirler. Atamayla veya hastalığı, izni vb mazeretlerden dolayı görevde olmayan kadrolu öğretmenin göreve başlaması halinde ücretli öğretmenin görevine son verilir. Bu konuda ücretli öğretmenin görevde kalabilmesini sağlayabilecek herhangi bir kanuni hakkı yoktur.
Hasılıkelam, Öğretmenlik mesleği ya da öğretmenler ile ilgili söz söyleme niyetinde olanlar, söze başlamadan önce akıllarına ücretli öğretmenleri getirmeli ve söze “Öğretmenlerin mutlaka kadrolu ve güvenceli olarak çalışması gerekmektedir.” diye başlamalıdırlar. Yoksa öğretmenlerin nazarında söyleyeceklerinin hiçbir hükmü olmayacaktır.