Bedensel, zihinsel, işitsel, görsel, iletişimsel, sosyal ve duygusal gelişimleri açısından akranlarına göre anlamlı düzeyde farklılık gösteren ve normal eğitim programlarından yararlanamayan ya da kısmen yararlansa da destek programlarına ihtiyaç duyan bireyler için; özel yetiştirilmiş personel tarafından, özel yöntem ve tekniklerle, özel olarak geliştirilmiş araç gereçler ve gerekirse özel mekanlarda her özel gereksinimli grup için özel olarak hazırlanmış programlara uygun olarak verilen eğitime Özel Eğitim denir.
Lütfen dershane, etüt merkezi, özel okul gibi özel teşebbüsün açtığı eğitim kurumlarını ifade eden “özel öğretim” kavramı ile karıştırmayınız, Özel Eğitim tabiri, engellilerin eğitimini tanımlamak üzere kullanılan özel ve anlamlı bir kavramdır. Kabaca Engelli Bireyler için düzenlenmiş eğitim uygulamalarına Özel Eğitim denir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre genel nüfusun yüzde 12’sini oluşturan engellilerin yüzde 9’u genel eğitim programlarından yararlanabilmekte ve özel eğitime ihtiyaç duymamadan, çoğunlukla genel eğitim programındaki sınıflarda akranlarıyla birlikte eğitimlerini tamamlamaktadır. Geri kalan yüzde 3’lük kesim ise, bir biçimde özel eğitim uygulamalarına ihtiyaç duymaktadır.
Sakarya diğer eğitim alanlarında olduğu gibi, özel eğitim alanında da Türkiye ortalamasının gerisinde bulunmaktadır. Gerek okullaşma oranı, gerek öğrenci sayısı ile karşılaştırıldığında yetersiz kalan özel eğitim sınıfları, gerekse engel türüne yönelik özel eğitim hizmetlerinin yetersizliği ve kaynaştırma uygulamalarındaki aksaklılar açısından bakıldığında, çok az sayıda öğrenciye özel eğitim hizmeti sunabilen Sakarya’nın özel eğitim karnesi oldukça bozuktur.
Oysa Sakarya, özellikle doksanlı ve ikibinli yıllarda, Özel Eğitim alanında ülke çapında öncü konumunda ve nerdeyse bir marka durumundaydı. Doksanlı yıllar boyunca her çağ düzeyinde eğitim veren “Şehit Ali Borinli” okulu tek başına bugünkü ile neredeyse aynı sayıda öğrenciye hizmet vermekteydi. Sadece öğrenci sayısı açısından değil, bugünküyle kıyaslanmayacak kadar olumsuz koşullarda, yetersiz fiziki ortamlarda, donanım, araç gereç, materyal, yetişmiş personel açısından oldukça kısıtlı imkana sahip olmasına rağmen o dönemdeki yönetici ve öğretmenlerin özverili çalışmalarıyla önemli akademik başarılar sağlanmaktaydı. Akademik başarının yanı sıra sivil toplum temsilcilerinin de katkılarıyla düzenlenen, her kesimden insanın hayranlıkla takip ettiği, sergi, kermes, müsamere, stat organizasyonu vb. sosyal etkinliklerle önemli düzeyde farkındalık başarısı yakalanmıştı. O yıllarda Şehit Ali Borinli’de okuyup da bir işyerine yerleştirilmeyen öğrenci neredeyse yok gibiydi. Pek çok engelli öğrenci daha mezun olmadan, mobilya, orman ürünleri, elektrik sektörleri başta olmak üzere birçok alanda istihdam edilerek okul başarısının ötesinde hizmet üretilmekteydi
İki binli yıllarda “Kanada” ve “OÇEM”in de açılması ile birlikte bu üç kurum, hem sayısal olarak hem de nüfus artışı hesaba katıldığında oransal olarak, bu günkünden kat be kat fazla öğrenciye hizmet vermekteydi. Yine o yıllarda özel eğitim sınıfları da daha efektif olarak kullanılmakta, bugünkünden daha fazla sayıda engelli öğrenciye hizmet sunmakta idi. Özellikle uzun zaman Cumhuriyet İlkokulu’nda, bir süre de Sakarya İlkokulu’nda hizmet veren İşitme Engelliler Özel Eğitim Sınıfı, önemli bir ihtiyaca cevap vermekteydi.
O yıllarda yukarıda söz edilen okullara sadece merkezden değil, Sakarya’nın her yerinden öğrenciler gelip eğitim alabilmekteydiler. Taraklı’dan Kocaali’ye, Hendek’ten Kaynarca’ya kadar kentin dört bir yanından gelen öğrencilere devletin böyle bir uygulaması olmamasına rağmen, okulların kendi girişimleriyle servis ve yemek imkanı sunulurdu. Bu hizmetler mümkün mertebe ücretsiz olarak verilirdi.
Bu gün ise Sakarya’da faaliyet gösteren altı tane kamu okulu bulunmaktadır. Üstün Zekâlı ve Özel Yetenekli öğrencilere hizmet veren Bilim Sanat Merkezi (BSM) ile okul öncesi dönemdeki çocuklara hizmet veren Özel Eğitim Anaokulunu dışarıda tuttuğumuzda; (BSM doğrudan örgün öğretim kurumu değildir, yani buradan hizmet alan çocuklar asıl eğitimlerini kayıtlı oldukları okullardan alırken, okul saati dışındaki bir zamanda özel yeteneklerine ilişkin eğitim almak üzere BSM’ne gelirler. Anaokulları da bildiğiniz üzere zorunlu eğitim kapsamı dışındadır.) aslında 4 tane özel eğitim okulu olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu dört okuldan biri hafif zihinsel engelli bireylerlere diğer üçü de farklı kademelerdeki orta-ağır zihinsel engelli bireylerle otizmli bireylere eğitim vermektedir.
Otizmli bireylerle, zihinsel engelli bireylerin birlikte eğitim almalarının ne derece uygun olduğu tartışması bir tarafa bu okulların hizmet verdiği öğrenci sayıları da nüfusa oranlandığında oldukça yetersiz durumdadır. Kaldı ki bu okullar kent merkezinde bulunmakta ve sadece merkez ilçelerde (Adapazarı, Serdivan, Erenler, Arifiye) yaşayan öğrencilere hizmet vermektedir. Bugün artık devletin hem ücretsiz servis hem de ücretsiz yemek hizmeti olmasına karşın kent merkezi dışındaki öğrenciler bu okullardan yararlanamamaktadır. Aynı engel gurubuna hizmet veren özel eğitim sınıfı sayısı da son derece sınırlıdır. Sakarya’da görme ve işitme engelli bireyler için hizmet veren bir okul ya da özel eğitim sınıfı bulunmamaktadır.
Peki ne oldu da Özel Eğitim Sakarya’da o durumdan bu duruma geldi? Aslında, özel eğitim alanındaki gerilik de diğer eğitim alanlarındaki başarısızlığın sebepleri ile paralellik göstermektedir. En başta eğitimin özelleştirilmesi politikasının özel eğitime de yansıması. Kamu okullarının kalitesini düşürüp özel okulları cazip hale getirme niyeti. Bunun yanı sıra eğitim bürokrasisinin olumsuz tutumu, özel eğitimi göz ardı etmeleri, önemsiz saymaları. Ve elbette sendika, siyaset ilişkisiyle atanmış, deneyimsiz, yetersiz, aile boyu yöneticiler bu sonuca el birliği ile yol açmışlardır.
Bu gün Sakarya’da Özel Eğitimle ilgili cevap bulması gereken acil sorular vardır.
*Öncelikle merkez dışındaki ilçelerden gelen öğrenciler, başka hiçbir yerde böyle bir uygulama yokken, ücretsiz servis ve ücretsiz yemek imkanı olmasına rağmen niçin bu okullara alınmaktan vazgeçilmiştir? Servis ve yemek ücretleri pahalı geldiği için mi? Bu ilçelere özel eğitim okulu veya özel eğitim sınıfı açıldığı için mi? Yoksa ilçelerde açılan Özel Rehabilitasyon Merkezleri para kazanabilsinler diye mi?
*Türkiye’nin hiçbir yerinde böyle bir uygulama olmamasına karşın, Şehit Ali Borinli Okulunun İlk ve Orta kısımları niçin kapatılmıştır? Mevzuatta bulunan “özel eğitim okuluna devam eden öğrencilerin, özel rehabilitasyon merkezlerinden destek eğitimi alamaz” hükmü doğrultusunda öğrenciler Özel Rehabilitasyon merkezlerine gitsinler diye mi kapatılmıştır? Sakarya’daki Özel Rehabilitasyon Merkezi sahipleri kimlerdir? Özel eğitime katkısı son derece sınırlı olan bu özel işletmeler neden bu derece kollanmaktadır?
*Rehberlik Araştırma Merkezlerinde, görme ve işitme engelli bireylerin kayıtları yok mudur? İlimiz de okul çağında ne kadar görme engelli ve işitme engelli birey olduğu bilinmekte midir? Bu öğrencilerle ilgili hangi tedbirler alınmaktadır?
*Sakarya’da kaynaştırma uygulamaları ne durumdadır? Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı (BEP) yapılmış kaç kaynaştırma öğrencisi vardır? Kaynaştırma okullarında bedensel engelli öğrenciler için gerekli tedbirler alınmış mıdır?
Liste böylece uzayıp gitmektedir. Biz bu soruları kamuoyu adına sorarken, Özel Eğitim camiasının hak ettiği görkemli günlere tekrar kavuşması dileğiyle 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü selamlayalım