Eğitim camiası 2019 yılını Van’daki sarılma cezaları haberi ile uğurladı. Van’ın Çatak ilçesindeki bir okulda, bir kadın öğretmenin doğum gününü sarılarak kutlayan bir erkek öğretmenin, dostça sarılmaları, amirleri tarafından “devlet memurluğuna yakışmayan uygunsuz davranış” olarak değerlendirilerek öğretmenlere ceza verildi. Öyle ufak tefek cezalar da değil hani. Erkek öğretmen sürgün edilirken, kadın öğretmen de maaş kesimi ve sürgün cezalarına çarptırıldı.
“Yahu olur mu öyle şey!” Diyenler olabilir olayı biraz daha detaylı anlatalım. Bir okulda bir kadın öğretmenin o gün doğum günü olduğu konuşulmaktadır. O kadın öğretmenin ifadesiyle; “Kendisinden çok şey öğrendiği, tecrübeli bir meslek büyüğü” dostça sarılarak kadın öğretmenin doğum gününü tebrik eder. Okuldaki art niyetli birileri bunu uygunsuz davranışmış gibi okul müdürüne aktarır. Okul müdürü artık ne düşündüyse ortada vahim bir tablo varmış gibi olayı tutanak altına alarak, durumu il milli eğitim müdürlüğüne bildirir.
İl milli eğitim müdürlüğü olayı ciddiye alarak idari soruşturma başlatır. İdari soruşturma sonucunda öğretmenlerin “devlet memurluğunun itibarına yakışmayan uygunsuz davranış” suçunu işlediğine karar vererek yukarıda bahsedilen disiplin ve idari cezalarına hükmeder. Bununla da yetinmeyip öğretmenler hakkında adli soruşturma başlatılması için savcılığa suç duyurusunda bulunur. Neyse ki savcılık aklıselim davranarak, ortada bir suç olmadığı için kovuşturmaya gerek görmez. Ancak valilik, idari soruşturma sonuçlarını onaylayarak öğretmenlerin suçlu olduklarına ve cezaların uygulanmasına karar verir.
Ne öğretmenlerin bağlı oldukları sendikadan ne de Milli Eğitim Bakanlığından, konuya ilişkin bir açıklama yapılmadığını Eğitim Ve Bilim Emekçileri Sendikası EĞİTİM SEN’in internet sitesi www.egitimsen.org.tr ‘de yayınladığı açıklamasından öğreniyoruz.
Bu olay bize iki durumu net olarak göstermektedir. Birincisi eğitim camiasında; tüm kültürlerde, sevgi, saygı, dostluk, samimiyet, hoşgörü vb. pozitif duygular uyandıran bir davranış olan sarılmayı, uygunsuz, ahlaksız bir davranışmış gibi algılayan bozuk kafalar vardır. Daha da kötüsü bu bozuk kafalar eğitim sisteminin en üst yönetim kademelerine kadar gelebilmektedirler ki bu çok vahim bir durumdur.
İkincisi ise, meğer il milli eğitim müdürlüklerinin okullarda yaşanan olayları soruşturması, herhangi bir olumsuzluk varsa idari olarak cezalandırması ve gerekiyorsa konuyu adli makamlara intikal ettirmesinin çok pratik bir yolu varmış. Bireysel şikâyete gerek kalmadan, okul müdürünün tutanağı, idari soruşturma, savcılığa suç duyurusu ile aslında il milli eğitim müdürlükleri okullarda yaşanan pek çok olumsuz olaya müdahale edebilirmiş ki bu da çok önemli.
Her ne kadar Van’daki olayda bozuk kafalar bu yolu öğretmenlerin aleyhine hukuksuzca kullanmışlarsa da okullarda artık sıradan hale gelen öğretmenlere şiddet olaylarında il mili eğitim müdürlüklerinden bu pratik yolu kullanmalarını talep edebiliriz.
Sözgelimi, Sakarya’da bu öğretim yılı başından bu yana yaşanan öğretmene şiddete olaylarından basına yansıyan ikisinde de öğretmenlerin bireysel şikayetleri olmadığı gerekçesiyle soruşturma başlatılmamış, sanki hiç böyle bir olay yaşanmamış gibi olayların üstü kapatılmış ve saldırganlar bırakın cezayı almayı, herhangi bir soruşturma kapsamında ifadeye bile çağırılmadığından adeta ödüllendirilmişlerdi.
Birisinde servisçilerin yanlış araca bindirdiği öğrencinin velileri çocuk eve geç gelince okulu basmış ve sorunu çözmeye çalışan müdür yardımcılığı görevini yürüten öğretmene saldırmış ve tartaklamışlardı. Ancak öğretmenin bireysel şikâyeti olmadığı gerekçesiyle olayla ilgili bir adli ya da idari soruşturma açılmamıştı.
İkinci olayda ise, ders öncesi törende itişen çocuklara müdahale etmek isteyen veliye müsaade etmeyen öğretmen veli ve iki yakını tarafından okulda öğrencilerin gözü önünde saldırıya uğramış tehdit ve hakaretlere maruz kalmıştı. Bu olayda da yine öğretmenin bireysel şikayeti olmadığı gerekçe gösterilerek idari ya da adli soruşturma açılmamış, saldırganlar yine bırakın ceza almayı hiçbir kamu görevlisiyle karşılamamış, sanki böyle bir olay yaşanmamış gibi hayatlarına devam etmişlerdi.
İl milli eğitim yöneticileri, benzer olaylarda öğretmenin görev yerini değiştirmek ya da öğretmeni emekliye ayırmak dışında bir idari tasarrufta bulunmamıştı. Konu gündeme geldiğinde de; “Biz ne yapalım, elimiz kolumuz bağlı, öğretmen şikâyetçi olmayınca bir şey yapamıyoruz” kabilinde açıklamalar yapmışlardı.
Elbette öğretmenler yılların verdiği yalnızlık duygusuyla, korktukları için, mahcubiyet duydukları için, ifşa olmamak için ya da başka bir sebeple şikâyetçi olmaya çekiniyorlar. Hal böyle olunca da saldırganlar hakkında hiçbir şey yapılamıyor olması meğer doğru değilmiş. Van’da yaşanan olay gösterdi ki bireysel şikâyet olmadan da İl milli eğitim müdürlüğü, okul yönetiminin bildirmesi üzerine idari soruşturma başlatabilir ve bu idari soruşturmada bir suç tespit ederse ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunabilirmiş.
Öğretmenlerin bir daha şiddete maruz kalmadığı, öğretmenlik mesleğinin hak ettiği itibara kavuştuğu bir yıl olması dileğiyle yeni yılınızı kutlarım.