Eğitim Sen Sakarya Şubesi, iktidarın uygulaması olan ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES)' projesini protesto etti.

Diğer illerle eş zamanlı olarak düzenlenen ve Adapazarı Kültür Merkezi (AKM) önünde gerçekleştirilen protestoya, sendika üyelerinin yanı sıra veliler ve siyasi parti temmsilcileri destek verdi. Açıklamada, siyasi iktidarın; eğitim sistemini ve toplumsal yaşamın bütün alanlarını dini kural ve değerler doğrultusunda yeniden biçimlendirmek istediği belirtilerek, Millî Eğitim Bakanlığının, laik eğitim ve laik yaşama açıkça meydan okuduğu kaydedildi.

Açıklamada, şu görüşlere yer verildi:

"Bugüne kadar eğitim alanında Millî Eğitim Bakanlığı ile başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere, dini vakıf ve dernekler arasında çok sayıda iş birliği protokolü imzalanmış, okullar dini dernek ve cemaatlerin temel faaliyet alanları halinde getirilmiştir. Geçtiğimiz yıllar içinde eğitimi dinselleştirme süreci adım adım ilerlerken, doğrudan laik eğitimi ve laik yaşam tarzını hedef alan uygulamalar her geçen gün artmaktadır

Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı ortaokullar ve imam hatip okulları, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı il/ilçe spor müdürlükleri/Gençlik merkezleri ile Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Diyanet Gençlik Merkezleri iş birliğinde yürütülmekte olan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi” (ÇEDES) kapsamında bir süredir ülke çapında toplantılar yapılmakta ve çeşitli kararlar alınmaktadır.

"LAİK BİLİMSEL EĞİTİME AYKIRI"

Dini ve manevi değerleri merkeze alan ÇEDES Projesi, laik-bilimsel eğitim anlayışına ve pedagoji bilimine aykırı bir içerikte hazırlanmıştır. ÇEDES ile vaiz, imam hatip ve Kur’an kursu öğreticilerinin, İlahiyat Fakültesi mezunlarının eğitim kurumu olan okullarda ‘manevi danışman’ olarak görev yapmalarının önü açılmış, başta İzmir ve Eskişehir  olmak üzere, çeşitli illerde görevlendirmeler yapılmıştır.

ÖSYM'nin 2025 sınav takvimi belli oldu ÖSYM'nin 2025 sınav takvimi belli oldu

Manevi danışmanlarla öğrencilerin okul dışında Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı kamplarında buluşmaları, okullardaki koordinatör öğretmen ve Gülen cemaatinin “abla ve ağabeyleri” gibi koordinatör öğrencilerle dini telkinler yapan “değerler eğitimi” çalışmalarına katılmaları hedeflenmektedir.

ÇEDES projesi üzerinden öğrencilerin dinci tarikat ve cemaatlerin kucağına itilmesine seyirci kalmamız mümkün değildir.

ÇEDES Projesi iktidarın eğitim sistemini siyasal-ideolojik çizgisi ve dini-kültürel ihtiyaçları doğrultusunda biçimlendirme hedefinin son örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Siyasi iktidarın, bugüne kadar yaptığı gibi, din ve inanç alanı gibi son derece hassas bir konuda “tek din, tek mezhep” yaklaşımıyla hareket ederek okullarda öğrencilere belli bir dinin ve mezhebin etrafında şekillenen ‘manevi değerleri’ aktarmak istemesi kabul edilemez

Laiklik ilkesi ve laik eğitim, toplumdaki farklı inanç, farklı mezhep, farklı kimlik, farklı cinsiyet ve cinsel kimlikler ile inananlar ve inanmayanların bir arada barış içinde yaşayabilmeleri için son derece önemlidir.

LAİK EĞİTİM YAŞAMSALDIR!

Eğitim sisteminde ve genel olarak toplumsal yaşamda iktidarın kendi dünya görüşüne ve yaşam tarzına uygun nesiller yetiştirme yönündeki uygulamaları tüm topluma yönelik fiili bir baskı ve dayatma haline gelmiştir. Bu konuda mesai saatlerinin, okul ders planlarının Cuma namazı saatlerine göre düzenlenmek istenmesi, karma eğitim ilkesinin ihlal edilmesi, kız okullarının açılmak istenmesi ve benzeri girişimler kabul edilemez.

Hiçbir toplum birbirinin aynı insanlardan oluşmaz. Laiklik anlayışı gereği farklı inanç, düşünce ve değerler karşısında tarafsız olması gereken bir devletin, sadece bir dinin ve mezhebin öğretilerini ve onun benimsediği manevi değerleri tüm okullarda ‘tek doğru’ olarak öğretmeye çalışması farklı inançtan öğrencilere yönelik açık bir dayatmadır.

Değişik din, mezhep, inanç ve dünya görüşünden insanların gerçek anlamda “eşit yurttaş” olarak kabul edilmesi, devletin bütün inançlara eşit mesafede ve tarafsız yaklaşmasına, günlük yaşamın her alanında  farklı kimlik, inanç ve dünya görüşleri arasında ayırım yapmamasına bağlıdır. ÇEDES projesi bu yönüyle hem laikliğe hem de laik eğitim anlayışına temelden aykırıdır.

Türkiye’de yıllardır bizzat iktidar eliyle hayata geçirilen ve birbirinden ayrı olması gereken eğitim alanı ile inanç alanının birbirine karıştırılmasına yönelik her türlü uygulamadan derhal vazgeçilmelidir.

LAİK EĞİTİM, LAİK YAŞAM VE EŞİT YURTTAŞLIK İÇİN BİRLİKTE MÜCADELE EDELİM!

Bugün laikliği savunmak, otoriterleşme karşısında gerçek demokrasiyi, tek tipleştirme karşısında özgürlüğü, ayrımcı ve ayrıştırıcı politikalar karşısında eşit yurttaşlık hakkını savunabilmenin en temel zemini ve aracıdır.

Laik olmayan bir eğitim sisteminin demokratik ve bilimsel olması, demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelesine hizmet etmesi  mümkün değildir. Gerçek demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin genişlemesinin tek yolu “Laik Eğitim, Laik Yaşam ve Eşit Yurttaşlık” mücadelesini güçlendirmekten geçmektedir.

Çocuklarımızın ve öğrencilerimizin siyasi iktidarın kendi siyasal-ideolojik hedeflerine ulaşmak için hayata geçirilen ÇEDES ve benzeri projelerin parçası haline getirilmesini istemiyoruz. Bu konuda eğitim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimizin, velilerimizin ve demokratik kamuoyunun ortak ve güçlü bir tutum alması önemlidir.

Okullarımızın dini içerikli faaliyet ve etkinliklerin değil, laik ve bilimsel eğitimin mekânları olması için bütün eğitim ve bilim emekçilerini, öğrenci ve velilerimizi birlikte mücadeleye davet ediyoruz.

Tüm kademelerinde eğitimin niteliğini yükseltmek, çocukların özgür ve sağlıklı bireyler olarak yetiştirilmesi için somut adımlar atılması gerekirken ÇEDES gibi projelerle çocuklarımızı ayrıştırmak isteyenlere karşı mücadelemiz kesintisiz olarak sürecektir.

Editör: Tuncer Kalaycı