Kadın Yazarlar Derneği'nin 9. Yargı Paketinin ilk 3 maddesinin TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilmesinin ardından yaptığı değerlendirmede, "9.Yargı Paketi görüşülmeye başlamadan önce kamuoyuna sızdırılan, 6284’teki zorlama hapsi konusunda attırılan geri adım gibi (konu pakete girmedi), kadınlar soyadı konusunda da iktidara geri adım attıracaktır" denildi.
Kadın Yazarlar Derneği'nin açıklaması şöyle:
"Kadınların evlendikten sonra bekarlık soyadlarını tek başına kullanamayacaklarına yönelik düzenlemenin de içinde olduğu ve kamuoyunda 9. Yargı Paketi olarak bilinen torbadaki, kadınların soyadını ilgilendiren düzenlemenin ilk üç maddesi, TBMM Adalet Komisyonu’nda çeşitli konuşma engellemeleri, eziyete varan oturum süresi uzatmalarının ardından kabul edildi.
Anayasa’nın eşitlik ve ayrımcılık yasağını düzenleyen 10. Maddesi, ailede eşitliği düzenleyen 41. Maddesi, Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ve Anayasa Mahkemesi’nin TMK’nin187. Maddesini eşitliğe aykırı bularak iptal etmesine rağmen iktidarın kadının soyadı konusunda bu kadar ısrarcı olması; işin sadece kadının soyadı konusu olmadığı, kadının varlığını, kimliğini yok saymak, erkeği ailenin reisi kılmak, kadının geleceğini daha da karartmak olduğunu açıkça gösteriyor.
İktidar yeni düzenlemede kadın hakları ile ilgili her konuda olduğu gibi geniş kitleleri arkasına almayı hedefleyerek ‘ailenin bütünlüğünün korunması’ nı kendine kalkan yapıyor. Diyor ki, ‘kadınlar evlendikleri erkeğin soyadını almazlarsa, kutsal(!) ailenin bütünlüğü bozulur ve dahası çocuklar olumsuz etkilenir.’ Evdeki erkek annesine her türlü baskı ve şiddeti uygularken hatta katlederken, istismarın her türlüsüyle karşılaşırken olumsuz etkilenmeyen çocuklar, anneleri istedikleri soyadını aldığı zaman olumsuz etkilenecek, aile bir bütün olamayacakmış.
‘1934’teki soyadı kanunundan önce ‘aile bütünlüğü’ yok muydu?’ diye bir soru geliyor akıllara. Sadece bu soru bile iktidarın, kadının istediği soyadını kullanmasına karşı çıkışındaki ısrarın aile bütünlüğü ve çocukların korunması olmadığını gözler önüne seriyor.
Oysa hukuk uygulanabilse; yasa koyucunun yapacağı düzenlemede, taraf ayrımı gözetmemesi gerekir. Önemli olan seçimin kişilere bırakılması, kanun koyucunun cinsiyet temelli bir seçim yapmamasıdır. Erkek nasıl ki doğumdan itibaren kendi soyadını kullanabiliyor, yaşamını aynı soyadı ile sürdürebiliyorsa- bu durum onun için bir haksa-, kadın için de bu hak olmalı, kadın kendi istediği soyadını kullanmalıdır.
Çeşitli hak mücadeleleriyle birlikte kadınlar yıllardır, kendi seçtikleri soyadını kullanmak için de mücadele veriyor. 9.Yargı Paketi görüşülmeye başlamadan önce kamuoyuna sızdırılan, 6284’teki zorlama hapsi konusunda attırılan geri adım gibi (konu pakete girmedi), kadınlar soyadı konusunda da iktidara geri adım attıracaktır. 6284’te dokundurtmadık, Anayasa Mahkemesi kararlarının yok sayılmasına da izin vermeyeceğiz.
Kadın Yazarlar Derneği olarak hiçbir cinsiyetçi dayatmayı kabul etmiyor, istediğimiz soyadını kullanma hakkımızı sonuna kadar savunuyoruz."