Haziran ayları, ülkemiz açısından çok önemli hale geldi.
Özellikle de son yıllarda...
İktidar, ilk ciddi mağlubiyetini 2013'ün Haziran'ın da tatmıştı.
Ardından gelen başka bir Haziran'ın 7'sin de ise eldeki olanakların tümüne elveda diyecek bir sonuçla sandıktan çıkınca saray duruma el koyup, "bunu saymıyorum" demişti.
Tüm bunlara rağmen, Saray-AKP ittifakı yeni ve baskın bir seçim için yine Haziran'ı tercih etti. Bu tercihi, "Haziran'da, Haziran'ın rövanşını alacağız" olarak okumak mümkün.
Peki, Haziran’da işler kolay mı ?
Elbette ki değil. Hatta, Haziran’da ölmek bile zor…
Eeee, o zaman Saray-AKP ittifakı neden özellikle Haziran’ı seçiyor dersiniz ?
Neden olacak, kendi siyasi tarihlerinin dönüm noktası olarak gördükleri AKP örgütlenmesinin en büyük dersi aldığı tarih olduğu için.
Onun içindir ki, Haziran ayaklanmasını unutamıyorlar.
Onun içindir ki, Gezi ayaklanmasının 5. yılında bile seçim mitinglerindeki konuşmalarına, o anlı şanlı direnişten intikam alacaklarını anlatan sözcükleri yerleştirmeye özen gösteriyorlar.
Ne yaparlarsa yapsınlar, açılan gediklerden su daha gürül gürül akıyor.
Ağacın ve insanın direnci daha fazla bileniyor.
Kararlılığın yakınlaştırdığı toplum kesimleri, hedefe daha net bakabiliyor.
Hal böyleyken, Haziran’da Haziran’ın rövanşını almak kolay mı ?
Elbette ki HAYIR.
Hiç kolay olmadı, hiç de kolay olmayacak…
Her ne olursa olsun, bu kez HAYIR’ı TAMAM’lama zamanıdır. Bunu bir çok nedene bağlayabiliriz.
Sadece emeklilerin (En azından benim açımdan) yaşadığı hak kayıpları bile düşünüldüğünde ‘Artık TAMAM’ demek kaçınılmazdır.
Emeklilerin neler kaybettiğini anımsayalım isterseniz…
2008’de çıkarılan 5510 sayılı yasaya göre;
-Emekli aylığının hesaplanmasındaki refah payı yüzde 100’den yüzde 30’a indirildi.
-Emeklilik yaşı, kademeli olarak 65’e yükseltildi.
-Prim ödeme günü 7.000’den 7.200’e çıkarıldı.
-Emekli aylığı, SSK ve Bağ-Kur emeklileri için yüzde 65’ten yüzde 50’e düşürüldü.
-Emekli aylığının alt sınırı (Asgari emekli aylığı), uygulaması kaldırıldı.
-Muayene ücretleri artırıldı.
-İlaçta katkı payı yükseltildi.
-Yatarak tedavide katkı payı zorunlu hale geldi.
-Özel hastanelerde katkı payı ve ilave ücret uygulaması (yüzde 200’e kadar) getirildi.
-2008’den sonra ilk kez sigortalı olanların daha sonra emekli olup çalışması halinde emekli aylığı kesilecek.
-2008 öncesi işçi emeklilerinin çalışması halinde yüzde 32 oranında prim kesiliyor. Bağ-Kur’lu emeklinin çalışması durumunda kesinti miktarı Temmuz 2015’e kadar yüzde 15 idi, daha sonrası için yüzde 10 olarak belirlendi.
-Sosyal Güvenlik Destek Primi (SGDP) denen bu uygulama bir anlamda haraç niteliği taşıyor. Çünkü emekliler, zaten çalışırken bu primleri ödemişlerdi. Şimdi kesilen bu primler emekli aylığına da hiçbir şekilde yansımıyor, yani tamamen haraç niteliğinde.
Halen çalışma yaşamında olan emekçilerin kayıpları ise emeklilerin kayıplarının iki ya da üç katı olarak sıralanabilir.
İşçilerin, kamu emekçilerinin, çiftçilerin, kadınların ve gençlerin de öyle…
İyi de, hal böyleyken Haziran’da Haziran’ın rövanşını verecek miyiz ?
Elbette vermeyeceğiz.
Her seçmenin, cumhuriyet değerlerine sıkıca bağlı olan ilericilerin ve yurtseverlerin, ötesinde farklı bir yaşam özlemini diri tutup ‘biz başka alem isteriz’ diyenlerin ortak kazanımı ve HAYIR’ı TAMAM’lamak için daha fazla adım atmak gerek.
Unutmayalım ki, ‘Bu daha başlangıç, mücadeleye devam’ sözü boşuna söylenmedi….