Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş'ın, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay'ın mazbatasını almasına rağmen tahliye edilmemesinin Anayasa ihlali olduğunu belirterek, " Bugün TBMM’de yemin törenine katılması engellenen Can Atalay, sadece Can Atalay değildir. Sadece Can Atalay’ın özgürlüğü engellenmemektedir. Açık ifade ediyoruz, Hatay halkının iradesi gasp edilmiştir" dedi.
Erkan Baş, TBMM'de yaptığı basın açaklamasında şunları kaydetti:
Bugün malumunuz 14 Mayıs’ta gerçekleştirilen seçimlerden oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 28. Döneminin ilk oturumunu gerçekleştiriyoruz. Yemin töreni düzenleniyor. 14 Mayıs’ta gerçekleşen seçimlerde halk, 600 milletvekili seçti. Biz, bu seçimde gerçekleştiğine inandığımız usulsüzlükleri seçim süreci boyunca ortaya açık biçimde koyduğumuz haksızlıkları ve nihayetinde seçim sonucu olarak ortaya çıkan tabloyu elbette ki çok boyutlu olarak değerlendirmek gerektiğini düşünüyoruz. Bu önümüzdeki günlerde bütün ayrıntılarıyla kamuoyunun çeşitli kesimleri tarafından doğalında tartışılacak değerlendirilecektir.
Ancak, an itibarıyla sonuçlar resmileşmiştir ve 600 milletvekili seçilmiştir. 600 milletvekili mazbatalarını aldı, 600 milletvekili il seçim kurullarından aldıkları mazbatalarını TBMM’ye teslim ettiler. TBMM siciline kayıtları yapıldı. Ancak, bugün yemin töreni için toplanan Genel Kurul’da Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Can Atalay yoldaşımızın katılımı engellenmiş durumdadır.
Değerli yurttaşlar; Can Atalay, 14 Mayıs’ta milletvekili seçilmiştir. Nokta! 25 Mayıs’ta mazbatasını almıştır. Resmî sonuçlar 30 Mayıs’ta Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. 2 Haziran, yani bugün de TİP milletvekilleri ve avukatıyla birlikte Can Atalay’ın TBMM’ye kaydı yapılmıştır.
Özetle bugün itibarıyla Can Atalay’ın seçilmiş Hatay milletvekili olduğu, Türkiye İşçi Partisi’nin Hatay Milletvekili olduğu 4. kez resmen tescil edilmiş durumdadır.
Bu gerçek apaçık, tartışmasız biçimde ortadayken bugün TBMM’de yemin törenine katılması engellenen Can Atalay, sadece Can Atalay değildir. Sadece Can Atalay’ın özgürlüğü engellenmemektedir. Açık ifade ediyoruz, Hatay halkının iradesi gasp edilmiştir.
Hatay halkının sözünün TBMM’ye taşınması engellenmiştir. Bunun özellikle altını çiziyoruz, her konuda ‘milletin iradesi’ sözünü dilinden düşürmeyen iktidarın bu açık hak gaspına sessiz kalarak, bu duruma onay vermesi kayıt altına alınmalıdır. Türkiye’de hukukun yargının geldiği noktayı takip eden herkes an itibarıyla siyasi bir kararla karşı karşıya olduğumuzu bilmelidir.
Anayasa’nın 83. Maddesi açıktır. Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.
Anayasa'nın maddesini okuyoruz. Bu kadar açık bir hüküm ortadayken mahkemelerin bu açık hükme rağmen herhangi bir yorum hakkı ya da herhangi bir yorum yetkisi yoktur. Derhal tahliye kararı verilmelidir.
Tahliye kararı verilmemesi, açıkça Anayasa’nın ihlal edilmesidir. Tahliye için, bunu özellikle vurgulamak için herhangi bir başvuruya dahi gerek olmadığı kanaatindeyiz. Yani başvuru yapılmadan dahi kendiliğinden tahliye kararı verilmesi gerekirken avukatlarımız aracılığıyla 8 gün önce başvuru yapmış olmamıza rağmen hala karar verilmemiş olması bir suç teşkil etmektedir.
TCK’nin 109’uncu maddesi der ki ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun cezası 10 yıla kadar hapistir’. Burada, hukuki bir süreçten söz edemeyeceğimiz siyasi bir süreç işlediği tam bu nedenle ortadadır. Tahliye talebinin 28 Mayıs seçimi ve TBMM yemin töreni sonrasına bırakılmış olması bunu göstermektedir.
25 Mayıs günü Yargıtay’a tahliye dilekçesi verilmiştir. Dosya Yargıtay savcılığının önündedir, yapılması gereken derhal ilgili ceza dairesine gönderilmesi ve ilgili ceza dairesinin de önüne gelen dosya kapsamında hemen tahliye kararı vermesidir ama süratle işlemesi gereken bu süreç son derece yavaş biçimde işletiliyor.
Buradan açık ve net paylaşmak istiyoruz: Can Atalay Somalı, Ermenekli madencilerin avukatıdır. Aladağ’da tarikat yurdunda can verenlerin, Çorlu tren katliamında ölenlerin hendek havai fişek faciasında yaşamını yitiren işçilerin avukatıdır. Can, Gezi’nin en güzel çocuklarının avukatıdır. Dün, tutuklanması da bugün tahliye edilmemesi de tümüyle hukuka aykırıdır. Buradan yurttaşlarımıza seslenmek istiyoruz, değerli yurttaşlar; depremin yarattığı yıkım ve travma varlığını sürdürmektedir.
Ne acılarımız dindi, ne yaralarımız sarıldı ancak biz TİP olarak halkımıza bir söz verdik. Bizlere mezar olarak bu kentleri yapan inşaat düzeninden buna yol açan siyaset düzeninden deprem sonrası halkın yardımına koşamayan acziyetten, halkımıza çadır satan haysiyetsizlerden hesap soracağız. Bizim verdiğimiz bu söze karşılık Hatay halkı Can Atalay’a ve TİP’e bir görev, bir sorumluluk vermiştir. Can hukuksuzca tutulduğu cezaevinden çıkıp görevlerini yerine getirmek üzere derhal çalışmalarına başlamak istiyor. Biz, halkımıza verdiğimiz sözü tutmak istiyoruz, biz bu sözü tutacağız.
Dikkatinize sunmak istediğimiz husus şudur: Şu an halkın seçme hakkı, seçme özgürlüğü engellenmektedir.
Şu anda seçilmiş bir milletvekilinin görevini yapması engellenmektedir. Bu engeli mutlaka aşacak halkımıza verdiğimiz sözü tutacağız, buradan bir kez daha gücümüzün yegane kaynağı olan halkımızı ve tüm muhalefet partilerini Can Atalay’a özgürlük demeye seçilmiş bir milletvekilinin ve Hatay halkını iradesinin gasbedilmesine karşı sesimizi yükseltmeye çağırıyoruz.
Umuttan, inattan ve adalet mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz.