İzmir 3. İdare Mahkemesi, İzmir'de2 yıl önce boşanmak istediği Kaffar Yeğin tarafından öldürülen Hülya Şellavcı'nın birçok kez gördüğü tehditlere karşın korunmaması nedeniyle İçişleri Bakanlığı'nın Şellavcı'nın yakınlarına toplam 2,5 milyon TL tazminat ödemesine karar verdi.
Alican Uludağ'ın haberine göre, idarenin hizmet kusuru olduğu belirtilen kararda, "sicilinde şiddet eylemleri olan bir şüpheliyle karşı karşıya olan yerel makamların, makul bir açıdan bakıldığında yetkileri dahilinde söz konusu tehlikeyi bertaraf etmek için kuşkuya yer bırakmayacak şekilde önlem almaları gerektiği" vurgulandı.
İzmir'de yaşayan 2 çocuk annesi Hülya Şellavcı, 6 ay önce evlendiği ve boşanma aşamasında olduğu Kaffar Yeğin tarafından 21 Ekim 2022 tarihinde silahla vurularak öldürülmüştü. Kaffar Yeğin, boşanma aşamasında birçok kez darp ettiği Şellavcı'nın mahkemeden aldırdığı önleyici koruma tedbirlerini de ihlal etmişti. Ancak İzmir 16. Aile Mahkemesi, tedbirleri ihlal eden Kaffar Yeğin'in "savunmasının alınmamasını" gerekçe göstererek tazyik (zorlama) hapsine karar verilmesi talebini reddetmişti. Şellavcı, Yeğin tarafından uzaklaştırma kararı 5'inci kez ihlal edilerek 21 Ekim 2022 tarihinde öldürüldü. Katil zanlısı Kaffar Yeğin, yargılama sonucunda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Şellavcı'nın korunmasında görevlerini ihmal ettikleri iddia edilen polisler ise açılan davada beraat etmişti.
Aile dava açtı, bakanlık tazminat ödeyecek
Bu süreçte Şellavcı'nın yakınları adına damadı avukat Ensar Aktürk, yaşam hakkını korumadığı gerekçesiyle İçişleri Bakanlığı aleyhinde 2,5 milyon TL'lik tazminat davası açtı. İzmir 3. İdare Mahkemesi, 8 Mayıs 2024 tarihinde İçişleri Bakanlığı'nın Şellavcı'nın kızı Buse Aktürk ve oğlu Bartu Uthan'a birer milyon TL, annesi Günay Şellavcı’ya 200 bin TL, kardeşleri Okan ve Çetin Şellavcı’ya ise 150 biner TL olmak üzere toplam 2 milyon 500 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Bakanlık, bu tazminatı 25 Ağustos 2023 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödeyecek.
AİHM’in Nahide Opuz kararına atıf
Mahkeme, kararının gerekçesinde AİHM’in Nahide Opuz içtihadına atıf yaptı. Kararda, AİHS'nin devletlerin, başkalarının suç unsuru teşkil eden tutumları nedeniyle yaşamı tehdit altında olan kişileri korumak üzere önleyici tedbirler almak yönünde pozitif bir yükümlülük getirdiğine dikkat çekildi.
Defalarca darp edildi, Emniyete başvurdu
Hülya Şellavcı'nın Kaffar Yeğin tarafından darp, tehdit ve hakaret gördüğü anımsatılan kararda, bu konuda 1 Ekim 2022 tarihi ile vefat ettiği tarih aralığında güvenlik birimlerine defalarca başvuruda bulunarak kocası tarafından öldürüleceği ve bu nedenle koruma talep ettiğine ilişkin ihbarda bulunduğu anımsatıldı. Yeğin hakkında İzmir 16. Aile Mahkemesi'nin 3 Ekim 2022 tarihli kararı ile verilen koruma kararında, tedbir kararına aykırılık halinde 6284 sayılı Kanun'un 13'üncü maddesi uyarınca şiddet uygulayanın zorlama hapsine tabi tutulacağının hüküm altına alındığı anımsatıldı.
Savcı sistem üzerinden onaylamamış
Bu kararın kararının 5 Ekim 22 tarihinde Yeğin’e, 6 Ekim 2022 tarihinde ise Şellavcı'ya tebliğ edildiği anlatılan kararda, Şellavcı'nın 11 Ekim 2022 tarihinde kolluk kuvvetlerince alınan ifadesinde eşinin koruma kararını ihlal ettiğini bildirdiği kaydedildi. Söz konusu şikâyetin akabinde kolluk kuvvetlerince savcı talimatı doğrultusunda 18 Ekim 2022 tarihinde şikâyet edilenin ifadesinin alındığı ancak savcı talimatının sistem üzerinden onaylanmaması nedeniyle Polnet 4 sistemi üzerinden infaz mahkemesine yazı yazılmadığı ve fezleke gönderilmediği belirtilen kararda, bu durumun da 22 Ekim 2022 tarihli tutanakla sabit olduğu vurgulandı.
'Devlet tehdit karşısında önlem almalıydı'
AİHM'in Nahide Opuz kararında da belirtildiği üzere, güvence altına alınan temel hakkın niteliği göz önünde bulundurulduğunda, koruma kararı bulunan Hülya Şellavcı'nın başvurusuna istinaden adli makamların şahsa yönelik gerçek ve yakın bir tehdidi önlemek için makul olarak yapmaları beklenen her şeyi yapmaları gerektiği vurgulandı.
Bu kapsamda devletin, yaşamı tehlikede olan bir bireyi korumaya yönelik önleyici tedbirler almasına ilişkin pozitif yükümlülüğü olduğu ifade edilen kararda, sicilinde şiddet eylemleri olan bir şüpheliyle karşı karşıya olan yerel makamların, makul bir açıdan bakıldığında yetkileri dahilinde söz konusu tehlikeyi bertaraf etmek için kuşkuya yer bırakmayacak şekilde önlem almaları gerektiği kaydedildi.
Kararda, "Buna karşın, sistem üzerinden onay işleminin gerçekleşmediği gerekçesiyle koruma kararını veren mahkemeye kararın ihlal edildiğinin bildirilmeyerek infaz mahkemesine yazı yazılmamasının ve fezleke gönderilmemesinin, dolayısıyla koruma kararının ihlalinden kaynaklanan tazyik hapsi yaptırımının da uygulanamamasına sebebiyet verilmesinin bu aşamada hizmet kusuru oluşturduğunun kabulü gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır" denildi.