996'ncı kezGalatasaray Meydanı'nda buluşan Cumartesi Anneleri/İnsanları 27 Mayıs 1995'te gözaltında kaybedilen Nerettin Yedigöl'ün akıbetini sordU.
Açıklamayla Yedigöl’ün kardeşi Muzaffer Yedigöl de katılırken kayıp yakınları adına ortak basın metnini bu hafta Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Temsilcisi Ümit Efe okudu. Efe, işkence merkezi olarak adlandırılan Gayrettepe Birinci Şube Binası’nda Yedigöl’ün işkenceye uğradığına şahitlik ettiğini belirterek kentsel dönüşüm kapsamında yıkılma kararına da değindi.
Efe’nin “Kaybedilişinin 43’üncü yılında Nurettin Yedigöl’ü unutmadık” sözleriyle başladığı konuşmasında Yedigöl’ün anne ve babasının anarak son nefeslerine kadar oğullarını arayan mücadele arkadaşlarımız İsmail ve Zeycan Yedigöl’ün bıraktıkları yerden soruyoruz: Nurettin Yedigöl nerede?” dedi.
Açıklamanın devamından öne çıkanlar şöyle:
‘ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİYKEN HAKKINDA YAKALAMA KARARI ÇIKARILDI’
“Nurettin Yedigöl, 70’li yıllarda üniversite eğitimi için İstanbul’a geldi. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oldu. Öğrenciliği dönemi ve sonrasında sosyalist gençlik hareketinin içinde yer aldı. 12 Eylül Askeri Darbesi’nin ardından hakkında yakalama kararı çıkartıldı.
‘İŞKENCEYE MARUZ KALDI’
10 Nisan 1981 tarihinde İstanbul/ İdealtepe’de bir eve yapılan baskında gözaltına alındı. Dönemin ünlü işkence merkezi Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Tayyar Sever yönetimindeki 1. Şube'de Honduras’ta işkence eğitimi alan K Gurubu tarafından sorgulandı. İfade vermeyi reddettiği için Mete Altan’ın başında bulunduğu işkence timinin en ağır işkencelerine maruz kaldı.
‘ARKADAŞLARI YEDİGÖL’Ü KANLAR İÇİNDE GÖRDÜ’
En son şubede sorgulanan diğer arkadaşları tarafından görüldüğünde; kanlar içindeydi, konuşamıyordu, bilinci yerinde değildi. O günden sonra Nurettin’i gören olmadı.
‘BABA YEDİGÖL DİLEKÇE YAZDI: HAYATINDAN ENDİŞELENMEKTEYİM’
İsmail Yedigöl İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığına yazdığı dilekçede ‘Oğluma işkence yapılmıştır. Onu son görenler komada olduğunu söylemektedir. Oğlumun hayatından, resmî makamlardaki suskunluk nedeniyle endişelenmekteyim’ dedi.
‘AİLE, TÜM MERCİLERE BAŞVURU YAPTI’
Tüm mercilere başvuran İsmail Yedigöl, Kenan Evren'e kadar ulaştı. Ancak resmî makamların suskunluğu devam etti. Başvurulara Nurettin’in hiç gözaltına alınmadığı cevabı verildi.
‘10 ŞAHİDE KARŞI SAVCILIK ‘İFTİRA ETMEYİN’ DEDİ’
10 kişi Nurettin’i siyasi şubede gördüklerine dair tanıklık etti. ‘Şahidiz, işkencede öldürüldü’ diye ifade verdiler ama savcılık ‘böyle şey olmaz, devlete iftira atmayın’ dedi.
‘ÜÇ AYRI SORUŞTURMA YÜRÜTÜLDÜ’
Nurettin Yedigöl'ün gözaltında kaybedilmesi ve faillerin yargılanması ile ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından üç ayrı soruşturma yürütüldü. Ancak soruşturmalarda zaman aşımı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi.
‘AİLE AYM VE AİHM’E BAŞVURDU’
Anne Zeycan Yedigöl son olarak, 15 Şubat 2013 tarihinde Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. 10 Aralık 2015 tarihinde Anayasa Mahkemesi, evrensel hukuka ve teamüllere aykırı bir biçimde başvuruyu diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelemedi ve zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar karar verdi. Aile AİHM’e başvurdu.
YETKİLİLER GÖREVE ÇAĞRILDI
Gayrettepe Siyasi Şube’de kaybedilen Nurettin Yedigöl’ün akıbetini açığa çıkarmak ve bilinen faillerini yargılamak adli makamların sorumluluğundadır. Kaç yıl geçerse geçsin, Nurettin Yedigöl için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
‘İŞKENCEYE ŞAHİDİM’
Basın metninin ardından kısa bir konuşma yapan Ümit Efe, Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’nde (Birinci Şube) Nurettin Yedigöl’ün işkenceye uğradığını, kendisinin de buna şahitlik ettiğini söyledi:
“Devrimci ve sosyalist bir insandı. Yedigöl’e işkence edildiğine şahitlik eden biriyim. Onlardan bir daha haber alınamadı. Bugün Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’nün, yani bu derin acılara kayıplara neden olan sessiz karanlıklara ve bodrumlara sahip binanın kentsel dönüşüm kapsamında yıkılacağını öğrendik. Kanıtları yok etmeye çalışabilirsiniz ama o sessiz çığlıkları yok edemezsiniz.”