İnsan zaman zaman dağıttıklarını toplamak, topladıkları -ağırlık yapınca- dağıtmak istiyor. Aşağıdaki dizelerde uzun zamandan beri toparlamak istediğim, üstüne düştüğüm, üstüme düşen, omzumda ağırlık, ayağımda ağrı, gözkapaklarımda kir, yüzümde çizgiler yapan dizeler. Taşımaktan vazgeç(e)mediğim için yorsalar da, yazdıktan sonra oldukça ferahlatan dizeler. Umarım okurken düğümleriniz çözülür, siz de ferahlarsınız biraz da olsa. Her işaretten sonra dizenin başına ‘’az sevmedin’’ cümlesini ekleyerek okursanız daha anlamlı olacaktır.
***
Az sevmedin
göğsünde uyuduğunda kalbinin atışını duyumsadığın
papatya yapraklarıyla gülüştüğün
ve bazen göz göze bazen sırt sırta olduğun
kim varsa uzağında artık.
Bağışla.
***
Bir anının yüzüne çarpışıyla yüzünün parçalanışı
Kaldırım taşlarıyla ve
sokak lambalarıyla bakışmaların gecenin üçünde.
***
Çok zaman geçti diye başlayacağım anlatmaya.
Yüzün yağmurlardan yapılmıştı senin.
***
Çok zaman geçti
Daha çok zaman geçecek
Gözlerindeki tozlu bakışların
Sabah vakti ağrılı özlemlerin
İkindi üstü dalan gözlerinden.
***
Eylül geliyor
Geldiği gibi gidecek deyişin
Ansızın ellerinin yüzümü okşaması ve
Gözlerin dolu
Unutmabeni çiçekleri ile
***
Şarabın kokusuna karışan sevgilinin kokusu
seni yaşatan ve öldüren
uçurumda bırakan
konuşmak kolay derdin
ama anlayamamaktı derdin.
***
En çok bu havalarda
Ilık rüzgar saçlarını ve yüzünü okşar
Kendini martı sanırsın
Göğsün genişler
Gökyüzüne karışmışsın.
***
Bir kadının sesinde ve göğsünde uyumak
Gözlerinde kendini izlemek ve çenesini öpmek
hayatı dayanılır kılan birkaç şey
Bağışla.
***
Çocukluğun yaraları geçer de bitmez
acının kalbe dolduğu
nefesinin bile seni nefessiz bıraktığı anlar olur
bağışla kendini artık
***
Gözlerin pırıl pırıl
Bütün gün şehirde dolaşılan bisiklet
Bir bankta açlığı doyurmak
Ve rüzgarın eşlik ettiği o sevgi
Bağışla kendini.
***
Sana sensizliğin kabuğundan seslenirken
Elimde irinli bir kalem ucu
Defterimde gözyaşı ve yara kabukları.
***
Sessizliği arar haldesin
Yüzün, içimdeki dağı çıkmanın ve
Sönmeye yaklaşmış alevi devam ettirmenin diğer adı
***
İki dudağının arasında yaşardın
Geceleri uzayan keder
Ve sabahları bitmeyen ağrı
Kalbini yumuşat ıhlamurla
Kendini de bağışla artık.
***
Gözlerin hala yeşile yakın
Ellerin ellerin ve parmakların Sezai Karakoç dizesindeki gibi
Şimdi hikayesiz kalan parmaklarım
Bir şiire yaslanarak geçen bir ömür.
***
Zamanın külleri boğazında
bir anının içinden kendine seslenirken
ansızın dolan gözlerini
saklıyorsun yüzlerden
bağışla kendini
***
Yüzün ve gözlerin ara ara geçmişe dalıyor
Unuttukların yürüdüğün yollarda
Kendini hatırlatıyor
Ikindi vakti gökyüzünde
Bir martıya simit atıyorsun işte.
***
Bir şehir sevdiğin içindeyse var olur, içinde
Bilirsin
Bıraktığımız ne varsa
dönüp bana bakıyor
Artık yok
Yoksun
***
Yaz, hatırlamaktır en çok
karşındaki denizde gözlerin ve burnunda ıhlamur kokuları
Anlatıyor bir hikaye sana.
Ansızın yanına baktın
Kimse yoktu
Göğsünde bir ağrı, boğazında bir düğüm.
Anımsa.
***
Sana hikaye olarak 'iki kol düğmesi' yeter
ve 'mevsimlerin insana yaptığı fenalıklar'
yetmedi ama
bağışla kendini artık
***
İnsan en çok soğuk şehirlerde,
Ilık ikindi vakitlerinde ve
yakamoz akşamlarında özlüyor sevdiğini
Şu tatlı rüzgar da çok oluyor.
***
Sakalların bile yoktu
Yakıştırdığın hayaldi seni büyüten
Kaldırım taşları
Sokak lambaları
ve kimsesizlerdi
Bağışla kendini.
***
Yanında olan uzağında
Sevdiğin o insan
Artık hikâyenin dışında
Sen hala o insansın dersem
İnanmadıklarım olursun
Bağışla.
***
az sevmedin
yaprak hışırtıları
gökyüzünde martılar
sırtın biraz terli
karşı kaldırımdaydı
ve Cohen'den Stories of the Street
***
Sevdiğinin gözlerinde kendini izlemek
Madrugada'nın sesine karışan martı çığlıkları
kendini gökyüzüne bırakırken
her şey çok güzel
***
Bir vapura da olsa el sallamayı
Sabahın altısı
Solunda bavulu
Ağzında sigara
Yüzün belirsiz
Hikayenin öbür tarafında.
Artık sevdiğin ne varsa.
***
Senden kalanlar bir anı kutusunda
En çok sabahları ansızın bir özlemde
Altını çizdiğin cümlelerde saklı
Bağışla kendini artık.
2016-2018