Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Emek ve Özgürlüt ittifakında 53 seçim bölgesinde kendi listesiyle seçime giren Türkiye İşçi Partisi'ne (TİP) yöneltilen eleştirileri haksız bulduğunu belirterek, "Siyasi bakımdan linç etmek hele sosyal medyada doğru olmaz. Diyebiliriz ki o zaman ‘HDP neden alan boşaltmayı kabul etmiyor" dedi.
VOA Türkçe'den Yıldız Yazıcıoğlu ve Murat Karabulut'a konuşan Ercüment Akdeniz, Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP), 81 il 87 seçim bölgesinden 53’ünde milletvekili aday çıkarmasıyla oyları böleceği iddiasıyla gündeme getirilen ve suçlamalara varan eleştirilere ilişkin görüşlerini açıkladı. Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) Emek ve Özgürlük İttifakı’nın sunduğu ilk protokol itibariyle ortak, tek listede anlaşılamadığı için EMEP’in de kendi logosuyla seçime girme kararı aldığını anımsatan Akdeniz, TİP’in kararına yönelik eleştirileri ise haksızlık olarak gördüğünü belirtti.
En başta EMEP olarak listelerde karşılıklı alan boşaltılmasını önerdiklerini ancak HDP’nin de kapatma davasıyla birlikte tutumunu anlaşılabilir bulduğunu, fakat anlaşılabilir olsa da doğru bulmadığını vurgulayan Ercüment Akdeniz, söyleşinin ilgili bölümünde şunları kaydetti:
"Burada milletvekili kayıpları olabilir mi? Olabilir. Bunun üzerinde matematiksel olarak çalışılacak demişiz. Herkesin içine sinen bir şey mi olmuş? Hayır olmamış. Ama bir HDP’li arkadaşım, ‘Ya bu nasıl bir iş?’ dediğinde şunu bilerek demeli: O karar, altında HDP’nin de imzası var. Bu eleştiri, EMEP’ten de TİP’ten de gelebilir. Hepimiz imza attık, böyle bir anlaşmadan sonra bir siyasal partiyi ‘Ya sen niye ambleminde seçime giriyorsun?’ diye sorgulamak doğru olmaz. Siyasi bakımdan linç etmek hele sosyal medyada doğru olmaz. Diyebiliriz ki o zaman ‘HDP neden alan boşaltmayı kabul etmiyor, Hatay’da vekil çıkarmayıp yani Kürt siyasi hareketi olarak alan boşaltabilir miydi?’. HDP üzerinde bir Demokles’in kılıcı var, kapatma baskısıyla seçim gücü elinden alınmış bir partiden söz ediyoruz. Şu an sandık görevlileri olmayacak, seçim bütçesini kullanamayacak, belki bazı isimleri yasaklı hale gelecek. Şimdi böyle bir parti, mecburen başka bir parti listesinden seçime girdiği zaman oy kaybını en az seviyede tutmak isteyecektir. Ben böylesi bir basıncı etkili görüyorum. Bunu anlaşılır görüyorum. Bunun doğru bir tutum olduğunu söylemiyorum. Bize göre de HDP alan boşaltma önerisini kabul etseydi daha olumlu bir sonuca gidebilirdi. Ama TİP de kabul etmedi. TİP, yüzde 1 barajını geçelim ve bu Türkiye siyasetinde önemli bir çıkış olsun yaklaşımında. Bu da TİP bakımından son derece anlaşılabilir, saygı göstermemiz gerekiyor. Ama sonuç itibarıyla Emek ve Özgürlük İttifakı’nın geleceği 15 Mayıs’tan sonra başlıyor. Bu yıpratıcı tartışmalara artık son verip sahaya gitmemiz gerekiyor. Neden biliyor musunuz? Çünkü aşırı uçlarda bir kutuplaşma, Türkiye sosyalistleri ve solunu başka bir mecraya itebilir. Kürtlerin siyasal tercihlerini başka bir yere itebilir ve aradaki köprüler kırılabilir. Bu alınacak oylardan ve sandalyelerden daha önemli bir tehlike ve buna izin vermememiz lazım. Bizim Kürtlerin ve Türklerin emekçi sınıflarını birleştiren, özgürlük ve demokrasi taleplerini birleştiren ortak bir iradeyi, ortak bir ittifakı oluşturmamız lazım. Bunlar sadece seçim sonuçlarıyla ölçülemez. Uzun vadeli kazanımları düşünmek lazım."