Filistin'e Özgürlük Platformu tarafından, Gazze Şeridi başta olmak üzere Filistin’e yönelik saldırılarını sürdüren İsrail'i yargılamak üzere simgesel “Vicdan Mahkemesi” kuruldu.
Bianet'in haberine göre, Taksim'deki bir otelde dün (23 Mart) gerçekleştirilen program, İsrail hakkında hazırlanan iddianamenin "Vicdan Heyeti"ne okunmasıyla başladı.
Vicdan Heyeti'nde; Fatma Akdokur, Erdal Doğan, Filiz Kerestecioğlu, Mehmet Ali Devecioğlu, Melek Ulugay Taylan ve Selim Deringil yer aldı.
Heyet adına konuşan ilahiyatçı-yazar Fatma Akdokur, Filistin için kısa ve uzun vadeli çalışmalar yapmak gerektiğini belirterek, bu sürecin 7 Ekim'de başlamadığını, yüzyıllık bir maziye sahip olduğunu söyledi.
Her geçen gün Filistin halkını ortadan kaldırmaya yönelik eylemler yaşandığına dikkati çeken Akdokur, şunları kaydetti:
“Filistin halkının o coğrafyadaki izinin silinmeye çalışıldığı gerçeğiyle karşı karşıyaydık. Ortaya çıkan şiddeti, vahşeti, yaşamı, varlığı ve doğayı tehdit eden böyle bir sistematik uygulamayı sükunetle karşılamak mümkün değildi. Bu vicdanın sesi olmak için eylemler yaptık. Arkadaşlarımız broşürler ve afişlerle kamuoyunun bu konudaki hassasiyetini canlı tutmaya çalıştı. Filistin halkının özgürlüğü için bir şeyler yapmak gerektiğini düşünerek, Vicdan Mahkemesi ile bunun ilk adımını atmaya karar verdik.”
Konuşmaların ardından heyet, İsrail'in saldırılarına ilişkin 15 masa tarafından hazırlanan suç dosyalarını dinledi.
Güney Afrika ve Filistin’den konuşmacılar
Filistinli tanıklar ve gazeteciler, Güney Afrika’nın Lahey başvurusunu yapan hukukçular, Gazze’den doktorlar, uluslararası alanda soykırım tartışması yapan akademisyenler ve dünya genelinden aktivistler etkinliğe video konferansla katıldı.
Güney Afrika heyetinden Khaled Al-Shouli, Filistinli hukukçu Amjad Salfiti, soykırımın tanığı Dr. Ghassan Abu Sittah, Filistin Genel Sendikalar Federasyonu (PGFTU) Genel Başkanı Shaher Saed, DAAR Kültürel Miras Araştırmaları’ndan Sandi Hilal ve Alessandro Petti, İngiltere Sosyalist İşçi Partisi’nden Alex Callinicos, Jewish Voice for Peace’den Ayaz Muratoglu, Filistinli gazeteci Muin Naim video konferansla konuşmalar yaparken, BDS Türkiye adına Emine Canlı da etkinlikte sunum yaptı.
“İsrail Devleti vicdanlarımızda suçludur”
Ardından "Vicdan Heyeti"nde yer alan yönetmen Melek Ulugay Taylan, kararı okudu.
"Vicdan Mahkemesi"nde iddiaların, uluslararası tanıklıkların, belgelerin ve kanıtların arka arkaya sunulduğunu ifade eden Taylan, şunları kaydetti:
"Şuna eminiz ki vicdanlarımızda İsrail Devleti, Netanyahu Hükümeti suçludur. İddianamede yer aldığı gibi, 7 Ekim-14 Mart verilerine göre 14 bin 861’i çocuk, 40 bin 42 kişi öldürülmüştür. 10 binden fazla insanın hala kayıp olduğu, enkaz altında kalarak öldüğü tahmin ediliyor. 60 bini aşkın Filistinli de ağır bedensel ve ruhsal hasara uğrayarak yaralanmıştır."
Taylan, İsrail'in Gazze'yi harabeye çevirdiğini vurgulayarak, "İsrail, 355 binden fazla Filistinlinin evinin yanı sıra tarım arazilerini, fırınları, okulları, üniversiteleri, iş yerlerini, ibadethaneleri, mezarlıkları, kültürel ve arkeolojik alanları, belediye ve mahkeme binalarını, su ve sıhhi tesisler ile elektrik şebekeleri de dahil olmak üzere hayati önem taşıyan altyapıyı tahrip etmiş ya da yıkmış, Filistin sağlık sistemine yönelik amansız bir saldırı sürdürmüştür" ifadelerini kullandı.
“Çok açık bir soykırım girişimi”
Bugün tanık oldukları tüm belgeler ve konuşmaların, İsrail Devleti'nin soykırım ve savaş suçu işlediğini ortaya koyduğunu dile getiren Taylan, "Bu veriler bizim açımızdan 12 Ocak 1951’de yürürlüğe giren Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesinin 2. maddesine göre çok açık bir soykırım girişimidir" dedi.
Taylan, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“İsrail Devleti çok açık bir şekilde, dünyanın gözünün içine baka baka savaş suçu, soykırım suçu, ırk ayrımcılığı ve insanlığa karşı suç işliyor. Kendisini, insan hakkı ihlalleri konusunda hiçbir kural ve kurum tarafından engellenemez olarak görüyor. Bu açıdan Uluslararası Soykırımı Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesi, Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü, uluslararası insancıl hukuka dair Cenevre Sözleşmeleri, tarihi eserlerin, sanatsal kurulların ve bilimsel yapıların korunmasına dair Washington Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Olağanüstü ve Silahlı Çatışma Hallerinde Kadınların ve Çocukların Korunmasına dair bildiri ve diğer uluslararası sözleşmeleri de ihlal ediyor. İsrail Devleti, Netanyahu Hükümeti’nin her düzeyde suç işlemeye devam etmesinin engellenmesi, İsrail Devleti’nin hiçbir şekilde bağlayıcı olarak görmediği uluslararası sözleşmelere uymaya zorlanması ve işlediği suçların hesabını vermesi ama her şeyden önce, hemen hiç vakit kaybetmeden Gazze’de acil bir ateşkesin ilan edilmesi Vicdan Heyeti ve eminiz ki buradaki tüm arkadaşlarımız açısında ortak talebimiz olarak öne çıkıyor.”