Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin son 10 yılda her türlü uyuşturucunun merkezi haline geldiğini belirterek, "Ülkeyi bu batağa sokanlara oy vermeyin" çağrısında bulundu.

Kemal Kılıçdaroğlu, Adana'daki millet buluşmasında yaptığı konuşmada, "Öyle bir illetle karşı karşıyayız ki, bu illetle mücadele etmek zorundayız. Eğer bir evde bir uyuşturucu bağımlısı varsa annesi, babası, çocuğunun, evladının uyuşturucu kullandığını başkasının bilmesini istemiyor" dedi. Üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve belediyelerin araştırdığı bu konuyu yıllardır kendisinin de araştırdığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bu illet bulaştığı andan itibaren evde huzur kalmaz. O nedenle benim bir sözüm var. Bu millete bir sözüm var. Her evde huzurun olmasını istiyorum. Her evde bereketin olmasını istiyorum. Her evde eğer huzur varsa, bereket varsa apartmana yansır, sokağa yansır, caddeye yansır, şehre yansır. Eğer bir şehirde uyuşturucu kullanımı yaygınsa o kentte kimse sokağa çıkamaz. Genç kızlar sokağa çıkamaz. Gençler sokağa çıkamaz. O nedenle bu, temelde ele alınması gereken büyük bir illettir. Ve bu illetle ilgili mücadele etmek gerekir" ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE UYUŞTURUCUNUN MERKEZİ HALİNE GELDİ"

Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Şimdi Türkiye özellikle son 10 yılda, altını çiziyorum, özellikle son 10 yılda bütün uyuşturucuların neredeyse merkezi haline geldi. Ta Güney Amerika'dan önce Afrika'ya, sonra Türkiye'ye getiriliyor. Asya’dan, Afganistan’dan bütün o sınırlar aşılarak yine Türkiye’ye getiriliyor. Önce fakir ailelerin çocukları uyuşturucuya alıştırılıyor. Bir arkadaşımızın dediği gibi, bedava veriyorlar. Arkasından bunları torbacı hale getiriyorlar, torbacı yapıyorlar bunları. Ben o fakir ailelerin sorununu çözmek zorundayım, bu benim için bir namus borcudur. Ben o yoksul ailelerin derdini çözmek zorundayım, bu benim için bir namus sorunudur. Nasıl olur da ta kalkacaksınız Afganistan’dan uyuşturucu getireceksiniz. Bütün bu sınırlar nasıl aşılacak? Gemilerle uyuşturucular gelecek. Nasıl aşılacak? Öyle bir musibet ki, bulaştığı andan itibaren evde, mahallede, şehirde huzuru bırakmaz. 

O nedenle bu konuda yaptığım bütün araştırmalarda, bütün gözlemlerde bu acı tabloyu yaşayan ailelerle zaman zaman bir araya geldiğimizde, onların gözlerinden, onların seslerinden, onların davranışlarından anlıyorum. Ve bunun bir siyasi tercih olduğunun da altını çizmek isterim. Eğer deseler ki, uyuşturucu konusunda siyasi otorite kardeşim bunu engelleyin. Vallahi billahi polise yetki versinler ve siyasiler dokunmasın bütün uyuşturucu baronlarını gider kulaklarından tutar hâkimin karşısına çıkarırlar. Ben bunu adım gibi biliyorum. Hepimiz bunu gayet iyi biliyoruz." 

"TÜRKİYE'NİN BU TABLODAN ÇIKMASI LAZIM"

"İstanbul'da bir anne aynen şunu söyledi, ‘Çocuğumu okula gönderiyorum, okuldan çıktığı anda karşısında uyuşturucu satıcısı var. Onu biliyor, görüyor, tanıyor. Akşam gelince ceplerine bakıyorum; cep telefonu duruyor mu, durmuyor mu? Satmışsa cep telefonunu demek ki uyuşturucu almış…’ Bir anne için en büyük dram. 

Yine bir ailede tanık oldum. Anne baba diyorlar ki, ‘Vallahi biz yatarken yatak odasının kapısını arkadan kilitliyoruz. Oğlumuz geliyor uyuşturucu kullanıyor, kendi hayatımız tehlikede…’

Bu tablodan Türkiye'nin çıkması lazım. Bu tablo bizim hak ettiğimiz bir tablo değil. Neden siyasiler diyorum. Bu işin sorumlusu neden siyasiler, bu işin sorumlusu neden ülkeyi yönetenler? Şunun için. Para bitti. Her şeyi sattılar. Fabrikaları sattılar, arsaları sattılar, daireleri sattılar, her şeyi sattılar yine para yok, paraya ihtiyaçları var. Bu sefer kanun çıkardılar. Yurtdışındaki bütün kirli paranı Türkiye'ye getirebilirsin. Uyuşturucu paralarının tamamını Türkiye’ye getirebilirsin. Paraları getir. Tam sekiz sefer kanun çıkardılar. Bir daha söylüyorum, bir değil, iki değil, üç değil, beş değil, tam sekiz sefer kanun çıkardılar. O parayı, uyuşturucu baronlarının parasını Türkiye'ye getirin; ne savcı, ne polis, ne mahkeme hiç kimse size dokunmayacak. Ve bunlar paraları getirdiler. Paraları getirirken kendileri de geldiler. İstanbul, şu anda uyuşturucu baronlarının at koşturduğu bir yer. O kadar rahatlar ki kimse bize dokunamaz diyorlar ve kimse dokunmuyor onlara. Hapse girmiş uyuşturucu baronlarını bile çıkardılar hapisten. 

Şimdi sizin düşünmeniz lazım. Ülkeyi bu batağın içine sokanlara sizin oy vermemeniz lazım. Evladınızı düşünüyorsanız, ailenizin huzurunu düşünüyorsanız, komşunuzun huzurunuzu düşünüyorsanız bu uyuşturucu baronlarıyla mücadele etmeyenlere asla ve asla oy vermemeniz lazım. Bu illetten çocuklarımızı kurtarmak gerekiyor. En fakirinden en zenginine kadar her ailenin bütçesine göre uyuşturucu satılıyor. Fakirse ona göre uyuşturucu, zenginse ona göre uyuşturucu. Böyle bir pazar olur mu? 80 milyon insan zehirleniyor burada. Ve bizim evlatlarımız, bizim çocuklarımız zehirleniyor. Ki, her anne için evladın ne olduğunu hepimiz biliriz. Anneler evlatları üzerine titrerler. ‘Ayağına taş değmesin’ derler. ‘Aman karnı aç mıdır, tok mudur’ derler. ‘Aman yemeğini zamanında yedi mi, aman güzel bir evlilik yapsın, aman güzel torunlarım olsun…’ Bütün anneler böyle bir beklenti içindedir. Ama bu beklentinin dışına çıkıp uyuşturucu illetiyle tanışınca farklı bir dünya çıkıyor ortaya. Bunun mücadelesini yapmak zorundayız. Ve beraber yapmak zorundayız."

"UYUŞTURUCU BARONLARININ KÖKÜNÜ KAZIYACAĞIM"

"Mücadele nasıl olacak? Bir; uyuşturucu baronlarının kökünü kazıyacağız. Benim bu millete sözüm var; Allah nasip eder sizlerin oylarıyla cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğumda, ilk yapacağım iş bu uyuşturucu baronlarının kökünü kazımak olacak. Hiçbirisini Türkiye'de tutmayacağım. Fakiri, zengini bütün evlatlarımızı zehirlediler. Hepsinin kökünü kazıyacağım. Hepsini dışarı süreceğim. Buradaysa hepsini yakalayıp hapse attıracağım. Böyle bir rezalet olamaz.

Bunun yolu; sandığa gideceksiniz, elinizi vicdanınıza koyup oyunuzu öyle kullanacaksınız. O evlatlar hepimizin evladıdır. Bir annenin, bir babanın yaşadığı dram hepimizin ortak dramıdır. Onun başına gelen, yarın bizim de başımıza gelir. Evladımızın da başına gelebilir. Bu memlekette huzur istemiyor muyuz, beraber yaşamak istemiyor muyuz? Beraber yaşayacaksak, huzur içinde yaşayacaksak bu laneti bu topraklardan temizleyip atmak zorundayız. Afganistan’dan buraya gelirken milyar dolarlar dönüyor. Gemilerle Güney Amerika’dan gelirken milyar dolarlar dönüyor. Türkiye’de imalatçıları var. Kimin nerede uyuşturucu imal ettiğini herkes biliyor. Adresi de belli, yeri de belli, şahıs da belli, herkes biliyor. Ama polis yakaladığında hemen polise müdahale sen niye yakaladın. Başı belaya giriyor, polisi sürüyorlar bu sefer. Bu memleketin namuslu polisleri var, namuslu bürokratları var. Yeter ki, siyasetçi de namuslu olsun, siyasetçi de bu milletin hakkını ve hukukunu gözetsin. Bunu yapacağız. Hiç endişe etmeyin onların gözünü çıkaracağım, bu topraklardan süreceğim hiç endişe etmeyin."

CHP'li Emir duyurdu: Etki ajanlığı geri çekildi CHP'li Emir duyurdu: Etki ajanlığı geri çekildi

"DEVLET KİRLİ PARAYA İHTİYAÇ DUYMAZ"

Bir devlet, meşru zeminde olmak zorundadır. Yani bir devlet, kirli paraya ihtiyaç duymaz. Eğer bir devlet, bir siyasi otorite, kirli paraya ihtiyaç duyuyorsa uyuşturucu baronlarının adamı olur. Benim cumhurbaşkanlığı adaylığıma iki kesim çok karşı. Birisi uyuşturucu baronları, diğeri de Beşli Çeteler. Beşli Çeteleri de temizleyeceğim, uyuşturucu baronlarını da temizleyeceğim.

Ve öyle bir noktaya geldik ki, uyuşturucu baronları da kendi hesaplaşmalarını da Türkiye’de yapıyorlar. Her birisi yabancı ülkelerden gelmişler; kimisi doğudan, kimisi batıdan gelmişler, kendi çıkarları için Türkiye’de hesaplaşıyorlar. Birbirlerine silah çekiyorlar, birbirlerini öldürüyorlar ve bu ülkeyi yönetenler sadece seyrediyor. Onların hesaplaşmaları değil, ‘Bu topraklarda onlara yer yok’ dememiz lazım ve onlara bu toprakları, eğer kalırlarsa söz veriyorum, vallahi billahi mezar yapacağım bu toprakları onlara, mezar yapacağım.

Şunu da bilmenizi isterim. Sizin evlatlarınız hepimizin evladıdır, sizin çocuklarınız hepimizin çocuklarıdır. Onların güzel bir Türkiye’de yaşaması, bulundukları kentte huzur içinde yaşamaları, iş güç sahibi olmaları hepimizin ortak arzusudur. O zaman ülkeye bereket gelir, o zaman ülkeye huzur gelir. Eğer çakallar varsa bu ülkede, çakalların savaştığı bir yer varsa o ülkede huzur olmaz. O nedenle söylüyorum; uyuşturucu baronlarını da, onların çakallarını da temizleyeceğim inşallah, göreceksiniz.

Tabi uyuşturucu kullanan gencecik evlatlarımız var ve onların tedavi edilmesi lazım. Bu konuda da sınıfta kalmış vaziyetteler. Yeteri kadar tedavi merkezleri yok. O tedavi merkezlerinin de bir şekliyle yenilenmesi, güzelleştirilmesi, yetkin doktorların gelmesi ve bunların sürekli belli aralıklarla kontrol edilmesi ve bu insanların topluma kazandırılması lazım. Eğer bunlar topluma kazandırılırsa, işleri güçleri olursa, güzel bir aile birlikteliklerini sürdürürlerse hepimizin ortak arzusu gerçekleşmiş olur.

Editör: Tuncer Kalaycı