Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Sakarya Şubeler Platformu, 2024-2025 yıllarına ilişkin kamu sözleşmesi görüşmelerinde hükümetin 14 Ağustos'ta sunacağı teklif öncesinde uyarıda bulundu. İktidara ve yetikili sendikaya yapılan uyarıda, "'Hayat TÜİK rakamlarına göre akmıyor, ekmeğimizle oynamayın' denildi.
KESK Sakarya Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Eğitim Sen Şube Başkanı Yücel Kaçar, yaptığı açıklamada, milyonların gözünün, toplu sözleşme masasından çıkacak kararlara çevirdiğini belirterek, "Öncesinde kurulan 6 masadan çıkan kararlara bakıldığında 7. Masadan da ne çıkacağını tahmin edebiliyoruz" dedi.
Geçen 12 yılda kaybedenin hep kamu emekçileri olduğunu ifade eden Kaçar, "Her seferinde daha fazla yoksullaştırıldık, daha güvencesiz hale getirildik. Haklarımız tek tek elimizden alındı. Çünkü o masanın biçimini ve özünü tarif eden yasa daha baştan tüm kuralları işverenin lehine koymuş. Yetmemiş masada oturan yandaş konfederasyona her türlü avantajı vererek işini yüzde birlik bir riske dahi bırakmamış. O da yetmemiş masaya oturmadan TÜİK eliyle rakamlara takla attırılmış ve masaya götürülecek teklifin en asgari düzeyde olmasının önü açılmış. Masada diğer yüzlerce talebimiz gibi kadın talepleri de görmezden gelinmiş" diye konuştu.
KESK adına bu yıl görüşmelere katılan ve masanın tek kadın temsilcisi olan Eş Genel Başkanın İstanbul Sözleşmesi’ni dile getirir getirmez iki yandaş konfederasyon genel başkanlarının sözlü saldırısına uğradığına işaret eden Kaçar, "Bu nasıl bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuza dair tarihe not düşülmesini sağlamıştır" ifadelerini kullandı.
GREVLİ, TOPLU SÖZLEŞMELİ SENDİKA
Kaçar, şöyle devam etti:
"Buradan bir kez daha mücadelemizin öncelikli hedefinin grevli toplu sözleşmeli gerçek bir TİS masanın kurulması olduğunun altını çizmek istiyoruz. Bunu başaramadığımız sürece yandaş konfederasyonlarla iktidarın danışıklı dövüşü devam edecektir. Aslında danışıklı dövüş tanımlaması da naif kalmaktadır. Birbirlerine iltifat etmekten taleplerini söylemeye zaman bulamıyorlar! İktidarı zora sokacak bir talebi dile getirmemek için kırk dereden su getiriyorlar. Bir konfederasyon düşünün ki, seyyanen, ek ödeme, ilave ödeme adı altında emekliliğimize yansımayan artışların emekliliğimize yansıtılmasını bir talep olarak dahi dile getirmesin! Konfederasyonlardan biri hiç dile getirmez iken diğer konfederasyon ise sözlü olarak söyleyip resmi teklif metninde ise hesaplamaya dâhil etmiyor. İçerideki tutum ve duruşları budur. Basın önüne çıkınca aslan kesilmeleri ise kamu emekçileri ve özellikle emeklilerinin giderek büyüyen öfke ve isyanlarını kontrol altında tutmak içindir.
Artık öfkemiz sel oldu, isyanımız çığ gibi büyüdü, büyüyor. Bu üçüz kardeşlere dur demenin vakti geldi de geçiyor. Siyasal alanda nasıl bir ittifak yapıyorlarsa yapsınlar ancak ellerini ceplerimizden çeksinler."
ÇALIŞIRKEN YOKSULLUK, EMEKLİLİKTE SEFALET!
"AKP iktidarı geldiğimiz noktada Temmuz maaş artışlarıyla milyonlarca kamu emekçisini çalışırken daha fazla yoksulluğa, emekli olunca ise daha fazla sefalete terk eden yeni bir maaş-ücret rejimi yaratmıştır.
Buna göre iktidarın “en düşük maaş” dediği kamu emekçisinin maaşı 22 bin TL olmuştur. Ancak artış kağıt üzerinde kalmıştır. Çünkü 22.000 TL’nin olan bu maaşın; 3.390 TL’si sabit ek ödeme tutarı, 8.077 TL’si ilave seyyanen ödenek tutarı, 1.159 TL’si eş yardımı, 382 TL’si ise çocuk yardımından oluşmaktadır.
Bu 4 kalemden sigorta prim kesintisi ve gelir vergisi kesintisi yapılmamaktadır. Yani bunlar emekliliğe yansıtılmamakta, emekli aylığına esas tutarın hesabında SIFIR kabul edilmektedir.
Bu durumda 22.000 TL olan maaşın sadece 8.890 TL’si emekli aylığı hesabında temel alınacaktır. Emekli aylığı ise 4.500 TL civarında yani bugün alınan 22 bin TL maaşın beşte birine kadar inecektir.
Bugünü kurtarmak isteyen iktidar hepimizi önümüzdeki yıllarda çok daha derin bir açlığa, sefalete sürüklemektedir."
TUZAKTAN ÇIKIŞ YOLU
"Bu, iktidarın çalışanlara ve emeklilere kurduğu yeni bir tuzaktır.
Bu tuzaktan tek çıkış yolu KESK olarak toplu sözleşme masasına götürdüğümüz maaş artışı teklifidir.
Buna göre:
Öncelikle tüm kamu emekçilerine brüt 8.138,89 TL olarak verilen ilave seyyanen ödenek mevcut taban aylık katsayısına dâhil edilmelidir.
Bu adımın atlandığı her maaş artışı teklifi daha baştan tuzağa düşmek demektir. 2024 yılı artışı ise ilave seyyanen ödeneğin taban aylığa yansıtılması sonucunda oluşan yeni katsayı üzerinden yapılmalıdır.
Söz konusu artışta tüm toplumun sahte olduğunu yaşayarak öğrendiği TÜİK rakamları değil, yoksulluk sınırı temel alınmalıdır.
Bu çerçevede; mevcutta iktidarın “en düşük maaş” olarak ifade ettiği maaşın dört kişilik bir aile için yoksulluk sınırı üzerine, yani 2024 yılı Ocak ayı itibariyle 45 bin TL’ye çıkarılmasını istiyoruz.
Bunun için;
• Artan hayat pahalılığı karşısında bugün hiçbir karşılığı kalmayan eş yardımının 3.310 TL’ye çıkarılmasını İSTİYORUZ.
• Bir bebeğin üç günlük bez, mama ihtiyacını bile karşılamaktan uzak çocuk yardımının her çocuk için 2.220 TL’ye çıkarılmasını İSTİYORUZ.
• Konutu olmayan kamu emekçilerine büyükşehirlerde 7.500 TL, diğer şehirlerde 5.000 TL Kira Yardımı verilmesini istiyoruz.
Bu rakamları belirlediğimiz esnada Merkez Bankasının yılsonu enflasyon tahmini %22 idi. Üzerinden bir hafta geçmeden Merkez Bankası tahminini %58 olarak güncelledi. Dolaysıyla bırakalım talebin fazla olmasını asgari bir talep olduğu Merkez Bankasının sürekli düşük kalan tahminiyle de doğrulanmıştır.
Buradan hareketle maaşlarımızın 2024 yılı ocak ayından itibaren her üç ayda bir yoksulluk sınırındaki artış oranına göre güncellenmesini istiyoruz. TÜİK rakamlarını esas alan refah payı aldatmacası değil, gerçek bir refah payı, büyümeden pay istiyoruz. Bunun için her üç ayda bir açıklanan çeyrek büyüme oranlarının maaşlarımıza yansıtılmasını İSTİYORUZ.
KESK olarak, çok fazla beklentimiz olmasa da kamu emekçilerinin ve emeklilerinin gerçek temsilcisi olarak TİS masasına gittik ve kamuoyuna da yansıyan temel taleplerimizi, işkollarımızın taleplerini dile getirdik.
Bu taleplerimizde esas olarak dört kişilik bir aile için yoksulluk sınırının baz olarak alınmasını ve bunun üzerinden bir temel ücretin belirlenmesini istedik. Bu ülkede yoksulluk sınırının üzerinden bir talep bile aşırı bir talep olarak görülüyorsa artık söylenecek sözün de bittiği bir noktadayız demektir. 22 yıllık AKP iktidarının ülkeyi getirdiği nokta budur maalesef.
Israrla ve tekrar edegeldiğimiz üzere taleplerimiz asgari taleplerdir ve insanca yaşamaya uyarlı taleplerdir.
Maaş artışı dışındaki temel taleplerimizi başlıklar halinde sıralayacak olursak:
*Gelir Vergisi matrahına esas tutarın yıllık %15’i geçmeyecek şekilde düzenlenmesini, Gelir Vergisi diliminin %15’te sabitlenmesini, Vergide adaletin sağlanmasını, dolaylı vergilerin düşürülmesini, Servet Vergisi getirilmesini İSTİYORUZ.
*Aylık 3.325 TL yemek yardımı verilmesini,
*Tüm kamu emekçilerine yılda iki kez brüt asgari ücret tutarında ikramiye verilmesini İSTİYORUZ.
*Hangi adla anılırsa anılsın tüm ek ödemelerin taban aylıklarımıza yansıtılmasını İSTİYORUZ.
*Ücretsiz kamu kreşleri açılıncaya kadar 0-6 yaş arasındaki her çocuk için 5.000 TL tutarında kreş yardımı verilmesini,
*Seçim öncesi verilen 3600 ek gösterge sözünün tutulmasını, 1. Dereceye yükselen tüm kamu emekçilerine 3600 ek gösterge verilmesini,
*Mevcut emekli maaşlarının yoksulluk sınırı temel alınarak artırılmasını İSTİYORUZ.
*Tüm kamu emekçilerine aylık 50 metre küp doğalgaz karşılığı üzerinden yakacak desteği verilmesini,
*Hukuksuz ve keyfi olarak OHAL-KHK’leri ile işinden, ekmeğinden edilen kamu emekçilerinin görevlerine iade edilmesini, geriye dönük tüm hak kayıplarının karşılanmasını,
*Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması yasasının geri çekilmesini İSTİYORUZ.
*Tüm kamu emekçilerinin güvenceli-kadrolu istihdam edilmesini, görevde alım ve yükselmede mülakatın kaldırılmasını, liyakatin esas alınmasını,
*Özelleştirmelere son verilmesini, kamu kaynaklarının sermayeye aktarılmasına son verilmesini İSTİYORUZ.
*Servis imkânından yararlanamayan kamu emekçilerine Türkiye genelinde kamu ulaşım araçlarından ücretsiz faydalanacakları aylık abonman kartı verilmesini,
*Yardımcı Hizmetler Sınıfı personelinin öğrenim durumlarına göre diğer hizmet sınıflarına sınavsız atanmalarını İSTİYORUZ.
*Ayrımsız tüm çalışanları kapsayan, meslek hastalıklarının tanımlandığı yeni bir İşçi Sağlığı ve Güvenliği Yasasının hayata geçirilmesini,
*Haftalık çalışma süremizin 35 saate düşürülmesini İSTİYORUZ.
*Kadın kamu emekçilerine; çalışma yaşamında uygulanan, cinsiyetçiliğin, ayrımcılığın, mobbingin son bulmasını,
*190 sayılı ILO Şiddet ve Taciz Sözleşmesinin onaylanmasını,
*İstanbul Sözleşmesi’nin hukuksuzca fesh edilmesinin iptal edilmesini,
*Doğum öncesi 8, doğum sonrası 24 haftalık analık izni ve sonrasında 6’şar ay devredilemez ebeveyn izninin olmasını İSTİYORUZ.
*Kamuda engelli istihdamının arttırılmasını, engelli kamu emekçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesini İSTİYORUZ.
Bu talepler karşılanamaz talepler değildir ve kaynak fazlasıyla vardır. Yeter ki, iktidar tercihini sermayeden yana değil emekten ve emekçiden yana koysun!
14 Ağustos’ta iktidar sunduğumuz tekliflere karşı kendi teklifini masaya getirecek. Taleplerimizi karşılayacak bir yaklaşım ve teklif görürsek sürecin hızlanması için elimizden geleni yapacağımızdan kimsenin kuşkusu olmamalıdır. Çünkü var olma ve mücadele gerekçemiz çalışma yaşamında ve hayatın diğer alanlarında üyelerin ve tüm emekçilerin ekonomik, demokratik, sosyal, siyasal, kültürel, mesleki, hukuksal, özlük haklarını ve çıkarlarını korumak ve geliştirmektir.
Ancak diğer TİS görüşmelerinde olduğu gibi bir kez daha TÜİK verileri esas alınarak sadece birkaç başlıkta önümüze bir teklif gelirse KESK olarak kabul etmeyeceğimizi ve 16 Ağustos 2023 Çarşamba günü üretimden gelen gücümüzü kullanarak iş bırakacağımızı buradan ilan ediyoruz.
Masada ittifak halinde olan iki konfederasyona ve bunların dışında kalan kamuda örgütlü tüm konfederasyonlara buradan çağrıda bulunuyoruz: talepleriniz ve söylemlerinizde asgari düzeyde bir samimiyet varsa gelin emekten, emekçilerden, emeklilerden yana birlikte tavır koyalım ve en demokratik hakkımızı kullanarak genel greve gidelim. İnanıyoruz ki, böylesi ortak bir tavır ve eylem karşısında iktidar 24 saat geçmeden teklifini revize etmek ve taleplerimizi karşılamak durumunda kalacaktır.
KESK olarak; Toplu Sözleşme sürecinin asıl yetkilisi ve öznesi olarak gördüğümüz tüm kamu emekçilerini, emeklilerini Yoksulluk Sınırı Üzerinde, İnsanca Yaşamaya Yetecek Ücret için omuz omuza vermeye, yoksulluğa, sefalete karşı ortak mücadeleyi yükseltemeye davet ediyoruz.