Her pazar sabahı bende aynı kriz: "ne yazsam? hangisinden söz etsem? yağmur, çamur, iklim dememden gına gelmiştir, vb. vb...." Bu hafta konu belli, belli olmasına da, insanın boğazına bir yumruk gelip oturmuşsa söylemesi zor.
 
Ne büyük bir felaket yaşadık. Gölcük depreminin çok daha güçlüsü, çok daha geniş bir alanda etkili, üstelik  kırılan biri kilometrelerce uzunlukta iki fay hattı... "Ne diye fay hattına üstüne kurmuşlar insanlar bu şehirleri" demek boşuna. Sanki yerin altındaki hareketlilik ve enerji muhteşem bir doğa olarak yansıyor yukarıya! Bu şehirler kurulurken fay hatlarından bihaberdi insanlar ve muhtemelen gözlerine, gönüllerine en hoş görünen yerlere yerleştiler.
 
Onlar fay hatlarından habersizdi ama biz artık biliyoruz. Kurallara uygun yapılan binaların yıkılmadığını, insanları öldürmediğini de biliyoruz. Bir yanında Osmaniye'de, öte yanında Antakya'da yüzlerce bina yerle bir olmuşken, Hatay'ın Erzin ilçesinde tek bir binanın bile yıkılmamış olması yeterince açıklayıcı değil mi?
 
Eskiler belki fay hatlarını bilmiyorlardı ama "ilkel" teknolojiyle yaptıkları binalar yıkılmıyor. Antakya'nın minicik evlerinden kaynamakta olan sabunların defne kokusu yayılan, daracık sokaklı eski mahallesini fotograflarda ayırdedemedim. Sağlam duruyor mudur? Yoksa aralara sokuşturulmuş sakil rant betonarmeleri onları da yıkmış mıdır?
 
Tüm bu acıların içinde gözlerimizi sevinçle yaşartan şeyler de oldu. Günlerce sonra enkazdan sapasağlam çıkarılan bebekler ("bize bunları iki saatte bir beslemek lazım demezler mi" diye yazmış birisi), deprem bölgesine yardıma koşan gönüllüler, yardım toplamak için geceyi gündüze katanlar, dolabındaki tarhanasını bulgurunu verenler, dünyanın dört bir yanından yardıma koşan, destek vermeye çalışanlar, insanın güzelliği... Bakmayın talancılara, fırsatçılara - onlar azınlıkta ama her zaman, her yerde mevcut ne yazık ki...
 
Bugün depremin 149. saatinde enkazdan bir canlı kurtarıldı. Altı günü aşan bir süre... Artık umut tükenmese de zayıflıyor ... Şimdi ileriye bakmak zamanı. Desteklemek gereken, herşeyini yitirmiş binlerce insan var. Onları dayanışma yaşatacak.
 
Dayanışma yaşatır!