Merhaba arkadaşlar,
Bu "tam kapanma" döneminde biz bayağı bir açıldık! Cumartesiydi, Pazardı, tatildi dinlemedik. Sebze yatakları hazırlandı; damla sulama boruları çekildi; büyümüş fideler yerlerine taşınıp ekildi... Bahçe pek bir düzenli görünüyor - ve de çıplak! Toprağın öz evlatları yabanlar bostan bölgesinde pek ortada yoklar şimdilik. Biliyoruz ki geri gelecekler, kimi gıda olacak (semizotu!), kimi toprağın nemini koruyacak, fazla arsız olanlar da kompost yığınını boylayacak! Gene de Kızılderililerin "anne bitkiler" dediği yabanlar ortada görünmeyince toprak öksüz...
Ekolojist Suzanne Simard ormanları inceleyen bir bilim insanı. İlgisini, çoğunluğun yaptığı gibi toprağın üstündekilere değil altında neler olup bittiğine yöneltmiş. Karbon izotoplarını gözlemleyerek ağaç köklerini saran mantarların ormanda nasıl bir ağ oluşturduğunu, ağaçların bilgi ve kaynak paylaşımını nasıl gerçekleştirdiklerini göstermiş. Ağaçların kendi cinslerine bilgi aktardıkları, besin desteği verdikleri gibi başka türlere de destek olabildiklerini anlatıyor. "Anne Ağacı Bulmak: Orman Bilgeliğinin Keşfi" adlı kitabında çok yaşlı "anne" ağaçların yılların bilgi birikimini yeni nesillere aktardıklarını, bu ağaçların korunmasının önemini anlatıyor.
Simard, plantasyonlarda yetiştirilen köknar ağaçları cılız kalırken, ormanda doğal ortamlarında yetişenlerin son derece sağlıklı olduklarını gözlemlemiş. Araştırdığında ormandaki huş ağaçlarının yavru köknarlara fotosentetik şeker aktararak beslediklerini bulmuş. Köknarlar da huşların yapraklarının olmadığı, besin üretemedikleri ilkbahar ve sonbahar aylarında onlara besin aktarıyorlarmış. Beyinleri, sinir sistemleri yok ama ağaçlar bizden akıllı!
Şimdi düşünmeli: rekabet üzerine kurulu sistemler mi daha akıllıca, yoksa dayanışma mı?
Anneler günümüz kutlu olsun!