Seçimler ile ilgili yazdığım yazıların sonuncusunda, Sakarya’daki yerel seçim sonuçlarını sol açısından değerlendirmeye çalışacağım. Önceki iki yazımda seçim sürecinde iktidar bloğunun oylarındaki düşüşe engel olabilmek için beka söylemine sarıldığını ve bu stratejinin büyükşehirleri kaybetmesine yol açtıysa da, hem ülke çapında büyük oy düşüşüne engel olduğunu, hem de Sakarya gibi şehirlerde gücünü korumasını sağladığını düşündüğümü belirtmiştim. Bu yazımın büyük bölümünde Sakarya’da sol seçmen tercihi açısından en görünür parti olan CHP’nin seçim süreci ve aldığı sonuçlar ile ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşacağım. Değerlendirmemi yaparken CHP’nin kendi adayları ile seçime girdiği Adapazarı, Serdivan, Sapanca ve Karasu üzerinde durmayı tercih ettim. İlçe tercihlerimde seçim süreçlerini bir parçası olarak ya da basın yoluyla takip edebilmiş olmam veya sonuçlar itibariyle girdikleri seçimde CHP’nin varlık göstermiş olması belirleyici oldu.
Sakarya ölçeğinde İyi Parti ile oluşturduğu Millet İttifakı çatısı altında seçime giren CHP’nin yanı sıra, sosyalistler biri bağımsız, biri partili aday olmak üzere 2 adayla büyükşehir belediyesine talip oldular. HDP ise iktidar bloğunun geriletilmesi stratejisi ile son dakikaya kadar aday çıkarmadı ise de, İyi Parti’ nin kimi açıklamaları sonrası bir dizi ilde olduğu gibi, Sakarya’da da Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Erenler seçimlerinde aday çıkardı.
Değerlendirmeye Cumhuriyet Halk Partisi’nden başlarsak; CHP’nin adaylarının Sakarya’da Arifiye, Karapürçek, Karasu, Kaynarca, Pamukova, Sapanca, Serdivan ve Söğütlü ilçesinde Millet İttifakı’nın adayları olarak seçime katıldığını söyleyebiliriz. Bu ilçelerden Serdivan’da her ne kadar aday ittifak adayı olarak gözükse de, Millet İttifakını oluşturan partilerin ayrı belediye meclis aday listesi çıkarmasına kadar varan gerilimli süreç nedeniyle ittifakın kağıt üzerinde kaldığını bir önceki yazımda belirtmiştim. Bu yüzden bu ilçedeki seçim faaliyetlerini ve sonuçlarını günahıyla, sevabıyla CHP açısından değerlendirmek en doğrusu. Adapazarı ilçesinde ise hem adaylık hem de meclis düzeyinde ittifak kağıt üzerinde bile gerçekleşmedi ve iki partide kendi aday ve listelerini çıkardılar. Sandıklar açıldığında herhangi bir belediyenin kazanılamadığının görüldüğü Sakarya’da, Karasu, Sapanca, Söğütlü ve Serdivan’da CHP adayları ikinci sırada yer alarak , ilçede iktidarın alternatifinin kendileri olduklarını gösterdiler.
Seçim sonuçlarına baktığımızda, CHP’nin ittifak oluşmadan önce aday belirlemesi nedeniyle ittifakta krize neden olan 3 ilçede ittifak desteğini almadığını ve aldıkları oyların büyük ölçüde sol oylar ve konsolide edilebilen diğer iktidar muhalifi oylar olduğunu söylemek mümkün. Karasu ve Serdivan’da alınan meclis oylarının sol oylar, bunlardan daha fazla olan başkanlık oylarının ise konsolide edilebilen muhalif oylar olduğunu düşünüyorum. Sapanca’da ise meclis oyunun başkan adayından fazla olmasının nedeninin bir grup CHP seçmeninin, bağımsız olarak seçime katılan adayın seçimi kazanacağı propagandasından etkilenmiş olması şeklinde değerlendiriyorum. Hem aday profilleri, hem söylem ve seçim programları açısından da bu üç ilçede alınan sonuçlar düşünceme göre sol bir programa ve partiye verilmiş oylardır ve kazananla aradaki büyük farkın temel nedeni yerel seçimlere ittifaklarla girilmiş olmasıdır. Bu oyların üzerine koyarak yapılacak iyi bir çalışma, ittifaksız olması muhtemel bir dahaki yerel seçimlerde kazanma ihtimalini bize göstermektedir. Özellikle Karasu ve Sapanca sonuçları değerlendirilirken CHP adaylarının ittifak desteği alamamak bir yana, seçimi kazanacağı pompalanan “muhalif” rakiplerle de mücadele etmek durumunda kaldıklarını hatırlayıp öyle değerlendirme yapmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Yaşananlara rağmen bu ilçede seçim sürecinin doğru bir şekilde yönetildiğini, seçim söylemi oluşturulurken diğer muhalif adaylarla polemiğe girmek yerine, CHP adaylarının eleştirilerini iktidar bloğuna yöneltmekle doğru bir davranış sergilediklerini düşünüyorum. İkinciyi geçmekle ancak ikinci olunabileceğini unutmayan adaylar seçimi kazanamadılarsa da, iktidarın gerçek alternatifinin kendileri olduğunu sonuçlarla göstermiş oldular. Bu sonuçlar görüldükten sonra aynı yerde tekrar seçim olsa acaba oy dağılımı nasıl olurdu diye sormadan edemiyor insan.
Seçim sürecini Sakarya genelinde etkileyen bir diğer faktör yani medyada “görünememe” hali, bu iki ilçe için de geçerliydi. Şehrin ana akım medyasında neredeyse tüm CHP adaylarına uygulanan fiili ambargo, bu iki ilçede de uygulandı. Ambargo ifademi abartı olarak gören okur var ise eğer, lütfen bu adayların ismini çok takip edilen haber sitelerinde arasınlar, bakalım kaç tane haber ile karşılaşacaklar. Yerel medyada az görünüyor olmayı aşmanın günümüz şartlarında iki yolundan biri sahada tüketilen enerji ve birebir insanlarla temas ise, diğeri de başarılı sosyal medya kullanımı. Karasu ve Sapanca’da adaylar -seçmen sayısının ulaşılabilir sayıda olması nedeniyle de- yoğun enerjileri ile seçmene ulaşmayı ve sözlerini ulaştırmayı başardılar. Sosyal medya kullanımında ise Karasu adayı Kerem Erksoy ve ekibine ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Özellikle ilçenin imkanları ve insan kaynağı düşünüldüğünde bence ekibiyle birlikte takdir edilesi bir performansa imza attılar. Seçim boyunca en başarılı klip ve hareketli görüntüleri CHP’nin Karasu adayının sayfasından takip ettik. Tüm bu çalışmaların özellikle genç seçmen üzerinde etkili olduğunu ve gelecek için toprağa birer tohum attığını zannediyorum. Umarım filizlendiğini de görürüz.
Serdivan’a gelirsek; CHP’nin adayı büyükşehir belediyesine adaylığı söz konusu olsa kimsenin itiraz etmeyeceği bir isimdi. Genç yaşına rağmen 2 dönem baro başkanlığı yapıp kendi isteğiyle başkanlığı bırakmış Avukat Zafer Kazan hem seçim maratonuna diğer adaylara göre erken başlaması, hem de 92 bin seçmenli bir ilçede çalışma yapması nedeniyle muhtemeldir seçimin en efor sarfeden adayı olarak süreci tamamladı. Seçim başladığında bir adım ölçer taşıyor olsa idi, seçimi en çok adım atan aday olarak bitirmesi işten değildi. Planlanmış bir söylem ve seçim programı çerçevesinde çalışmalarını sürdüren Zafer Kazan, seçim sürecine iki büyük handikapla başladı. Bunlarda birincisi Millet İttifakının diğer partisinin son ana kadar başka bir aday konusundaki ısrarıydı. Bu ısrar sonuç vermediyse de yaşanan gerilim, hem CHP adayının kazanma şansını muhalif seçmen nezdinde sorgulattı, hem de gerilim seçime ayrı meclis listeleri ile girilmesine kadar taşındı. Kazan’ın ikinci handikapı ise bir önceki yerel seçimde CHP’nin almış olduğu % 6 oydu. Bunlara ittifak koşullarında belediye meclis listenin nasıl oluşacağının son dakikaya kadar belirsizliği eklenince, meclis listesi yapılırken dikkat edilmesi gereken ilçe içindeki coğrafi temsil ve kimi aidiyetler mecburen gözetilemedi. Bu seçim çalışmalarında bazı mahallelerde yeterince etkin olunamaması sonucunu doğurdu. CHP Serdivan’da diğer bölgelerde olduğu gibi sınırlı ekonomik imkanlar nedeniyle, emek yoğun bir saha çalışması ve sosyal medyayı aktif kullanarak seçmene ulaşmayı denedi. Seçimin kazanılması için tüm bunların yanı sıra 1989’daki gibi ülkeden esecek bir muhalif rüzgar gerekiyordu. O rüzgar, bu seçim gelmedi. Defalarca tekrar ettiğim gibi, stratejik adımlar kimi zaman kıl payı da olsa büyük kentleri millet ittifakına kazandırdı ama oy oranlarında beklenen yükselme gerçekleşmedi. Son söylenebilecek ise, İstanbul’daki seçimlerin bir kez daha hatırlattığı bir gerçek. Bu gerçek belki de CHP açısından en çok Serdivan’da görüldü. Yeterli bir örgütsel yapınız yok ise, yoğun enerji sarf ederek görünür olabilir, umut yaratabilir hatta rakibinizi tedirgin edebilirsiniz, ancak seçimi kazanamazsınız. Bununla birlikte alınan % 31,2 başkanlık oyu 1989 seçimlerinden bu yana Sakarya’da yapılan tüm seçimlerde CHP’nin aldığı en yüksek oy oranı oldu, bir psikolojik eşik olarak %30 oranı aşıldı.
En büyük ilçe Adapazarı’na gelirsek; Millet İttifakı’nın en sorunlu yeri, hatta kimi insanlarca diğer ilçeleri de etkilediği söylenen ilçe Adapazarı idi. İyi Parti ve CHP kendi adayları konusunda ısrarlı olunca, ittifakın iki ayrı aday ve liste ile var olduğu Adapazarı’nda muhalif adaylar güçlü iktidar ile olduğu kadar birbirleri ile de yarışmak zorunda kaldı. CHP’nin adayının daha önce İyi Parti’de siyaset yapmış olması da bu yarışa ayrı bir gerilim kattı. Bu ikili yarış CHP adayı için, iktidara karşı kazanabileceğinin yanı sıra kazanmaya en yakın muhalif adayın kendisi olduğu konusunda seçmeni ikna görevi yükledi. CHP adayları arasında yerel medyada en fazla görünen aday en büyük ilçenin adayı olmasının da etkisi ile Adapazarı Adayı İsmail Kılıç’tı. İttifak arası rekabetin bir sonucu da CHP’nin merkezi gücünü Adapazarı ilçesine yoğunlaştırması oldu. Adayın seçim süreci boyunca harcadığı yoğun efora, il dışından gelen çok sayıda milletvekili de Adapazarı ilçesinin çalışmalarına katılarak eşlik etti. Öyle ki CHP’nin son Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce bile seçim boyunca Sakarya’ya iki kez geldi ve final mitingini seçim yasaklarının bitimine saatler kala Adapazarı’nda yaptı. Sandıklar açıldığında iktidar karşıtı seçmenin bir aday etrafında birleşmediği görüldü. İyi Parti adayı ikinci sırayı alırken, kazanacağına inananlar için alınan oy hayal kırıklığıydı. CHP’nin aldığı başkanlık oyu, ilçe meclis oyunun altında kaldı. Hem meclis oyu hem de başkanlık oyu oranı 9 ay önce seçimlerde alınan parti oyunun altındaydı. Buna karşılık uzun bir süre sonra CHP ilçe belediye meclisinde temsil hakkı kazandı. Aday İsmail Kılıç, seçim sonrası sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada iktidara karşı mücadelesinin hayatın her alanında devam edeceğini ifade ederken, partisinin kendisine sahip çıkmadığına dair sitemlerini de açıklamasına ekledi.
Genel olarak baktığımızda her ne kadar ölçek ve nüfusun azlığı nedeniyle Karasu, Sapanca ve benzeri ilçelerde her seçim öncesi adayın ismi ve ülkedeki duruma göre kartların yeniden karılacağını düşünsem de, alınmış oylar başarılıdır. Oy veren seçmenlerle bağ kurarak örgütleri büyütmek ve yeniden yapılandırmak mümkündür. Ama bu zaten her seçim sonrası herkes tarafından ifade edilir, aslolan yapabilmektir. Ülkedeki bahar havası, umalım ki herkese yapabilme enerjisi ve inancı versin.
Oy geçişkenlikleri ve değişimlerinin daha yavaş gerçekleştiği ve büyüme için planlı, uzun vadeli ve ısrarlı çalışma gerektiren Adapazarı, Serdivan, Erenler gibi büyük ilçeler için ise daha detaylı düşünmek gerekiyor. Derdimi daha iyi anlatmak için kimi basit rakamları ifade edebileyim. Son 5 yıla bakıldığında 2015 Haziran, 2015 Kasım, 2018 milletvekili ve 2019 yerel seçimlerindeki meclis oylarına göre;
Adapazarı’nda 2015 Haziran seçimlerinde %18,9 olan oy oranı, sırasıyla%18,4’e,%16,25’e ve son seçimlerde % %12,67’ye gerilediğini,
Erenler’de 2015 Haziran seçimlerinde %11,7 olan oy oranının sırasıyla, % 11,1 ve %10,23 ‘e gerilediğini görüyoruz. Son seçimde bu bölgede ittifak protokolü nedeniyle CHP adayı olmadığından son veri olarak %10.23’ü kabul ediyoruz.
Serdivan’da ise 2015 Haziran seçimlerinde %17,35 olan oy oranı 2015 Kasım seçimlerinde % 17,86 ya çıkmış, 2018 genel seçimlerinde %17,15’e geriledi ve son seçimde % 21,84’e yükseldi. CHP Serdivan’da yapılan son 3 seçimde AKP’den sonra en çok oy alan ikinci parti oldu ve bu sonuçlarla, Serdivan’da bir ezbere dönüşmüş olan seçimin AKP ile bir başka sağ parti arasında geçeceği inancı etkisini hayli yitirdi.
Bu çok basit tabloya bile baktığımızda, bu yükseliş ve düşüşlerde hem ilçenin yapısal özelliklerinin etkisi üzerine düşünmek, hem de ilçe içindeki siyasi öznenin örgüt yapısından kadrolara kadar hali üzerine çıkarımlar yapmak gerekiyor. Çünkü bu ölçekteki ilçelerde bırakın seçim kazanmayı, oy oranını arttırmak bile aday ya da çalışmanın etkisi ne olursa olsun seçim süreçlerine sığdırılmış faaliyetler ile mümkün değil.
Tüm tabloya baktığımızda, CHP açısından hem ülkede taşıyıcısı olduğu ittifakın büyümesi, iktidar bloğunun geriletilmesi, hem de bu ittifakın içinde kendi oranının büyümesi -yani “sol” un toplumsal zeminin genişlemesi- gibi iki görev söz konusudur. Eş zamanlı yürümesi gereken bu süreç hem etkin bir muhalefeti, hem de kendi ağlarını, kurumlarını, araçlarını eş zamanlı olarak yaratmayı gerektiriyor. Bunun üzerine düşünmek ve yazmak için önümüzde uzun bir zaman olduğunu söyleyerek CHP faslını burada bitiriyorum.
Yazının başında ifade ettiğim gibi Sakarya’da sosyalistler de 2 farklı biçimde seçim sürecinde varlık gösterdiler. Büyükşehir düzeyinde seçime katılan partili sosyalist aday, Türkiye Komünist Partisi adayı idi. Yazıyı yazarken ismi için Google a bakmak zorunda kaldığım TKP’nin adayı Suat Ungan’ın, sahada ve sosyal medyada görünür bir çalışmasına yahut sözüne rastlamadım. Bununla birlikte ülke ölçeğinde seçime girme yeterliliğini başarmış sosyalist bir parti olarak TKP ambleminin varlığı ve Tunceli’de seçimleri kazanan Fatih Maçoğlu’nun ismi 1137 oy almak için yeterli oldu.
Büyükşehir ölçeğinde bir diğer sosyalist aday ise Türkiye Komünist Hareketi’nin desteklediği bağımsız aday Murat Taksim idi. Taksim’in varlığı sayesinde seçim süreci boyunca Sakarya sokaklarında sosyalizm sesi yankılandı ve son dönemlerde il düzeyinde sosyalistler açısından yapılmış en görünür çalışma gerçekleşti. Gördüğü ilgi aldığı oyun çok üstünde olan bu çalışmanın bence en sıkıntılı tarafı ölçülemez oluşuydu. Sakarya gibi 1 milyonu aşkın bir il de sınırlı sayıda kadro ile yapılacak faaliyet ne yazık ki bir propaganda çalışmasının ötesine geçemezdi. Daha net anlaşılması açısından, ifade ettiğim gibi hayli başarılı olan çalışmanın sonuçlarını değerlendirmek, söz gelimi seçmene söylenen sözlerin hangi kesimde, hangi bölgede daha fazla ilgi gördüğü, sonrası için nasıl ve kime seslenecek bir faaliyet planlamak gerektiği gibi başlıkların altını dolduracak veriler çalışmanın biçimi nedeniyle alınamazdı. Yapılan çalışmayı son derece fedakar ve övgüye değer bulmakla birlikte sosyalistlerin sınırları belli bir coğrafi alanda, sonuçları değerlendirilebilir, uzun vadeli çalışmalar yapmaları gerektiğini düşünüyorum. Tabi bu bir çalışmaya dair dışarıdan gözlemler. Daha yakından bakıldığında muhakkak ki kazanımlar tüm bu yazdıklarımın çok ötesindedir. Ve onlarca gencin ellerinde bildirileri ile bu zor ülke ikliminde harcadığı emek ve yarattığı umutun kıymeti de tıpkı çalışma gibi ölçülemez niteliktedir. Ama sonuçta benim ki seçim değerlendirme yazısı ve hissettiklerimden çok düşündüklerimi paylaşmaya çabalıyorum.
Son olarak, İyi Parti’nin aday çıkardığı yerlerde aday çıkarma kararı gereğince, Erenler ve Sakarya Büyükşehir adayı çıkararak seçime giren HDP’ye dair birkaç cümle etmek istiyorum. Bahsettiğim nedenlerden ötürü seçim süresince görünür çalışmasına şahit olamadığım HDP’nin aldığı oy üzerinden seçmeninin desteği ile ilgili bir değerlendirme yapmanın gerçekçi olmayacağını düşünüyorum. Bununla birlikte özellikle kendi seçmeninin Büyükşehir adayına verdiği desteğin HDP seçmeninin seçimlere katılım oranı hakkında bir fikir verdiğini söyleyebiliriz. Ben Büyükşehir seçimlerinde aldığı oya bakarak, Sakarya’da daha öncesinde HDP’ye oy vermiş seçmenin 3’de birinin yerel seçimde sandığa gitmediğini düşünüyorum.
Biliyorum yazıyı yine çok uzattım. Sabırla yazıyı sonuna kadar okura, bir daha ki “daha kısa” yazıda görüşmek üzere diyerek bitiriyorum.
Sakarya'da seçimler ve düşündürdükleri -yerel seçim yazıları 2-
Seçimler ve düşündürdükleri -yerel seçim yazıları 1-